Otomatik Portakal - Anthony Burgess

Bazılarımız mücadele etmeli. Büyük özgürlük geleneklerini savunmak gerek. Ben partizan değilim. Rezalet gördüm mü düzeltmeye çalışırım. Parti isimlerinin hiçbir anlamı yok. Sadece özgürlük geleneği önemli. Sıradan insanlar ondan vazgeçecektir, ah evet. Daha sakin bir hayat uğruna özgürlüğü satacaklar. Bu yüzden dürtüklenmeleri, dürtüklenmeleri gerekiyor…
"Filmi kitabından meşhur uyarlamalar" listesi yapılacak olsa, üst sıralarda yer alacak kitaplardan birisi Otomatik Portakal olur herhalde. 1962 yılında  yayımlanan Anthony Burgess imzalı kitap, yayım tarihinden dokuz yıl sonra, 1971'de Stanley Kubrick tarafından sinemaya uyarlanmış. Sinemanın kültleri arasında sayılan film, kitabından çok daha fazla üne sahip. Konumuz bu değil elbette, konumuz; sevgili Gölgeliyol ile ortak okumalarımıza dahil ettiğimiz  kitap.  

Distopik bir kitap olan Otomatik Portakal, tabiri caizse dünyanın çivisinin çıktığı bir zamanda geçiyor; gençlerin  bir eğlence aracı olarak ölçüsüz şiddet kullandığı, polis güçlerinin noksan olduğu ve insanların geceleyin dışarıya çıkmaktan dahi korkar olduğu bir dünya. Bu gençlerden biri de, çetesiyle beraber takılan 14 yaşındaki Alex. Ergenliğin tüm devinimleriyle beraber, zamanının modasına da ayak uyduran Alex, çeşitli suçlar işlemekten uzak durmuyor ancak bir gün yakayı ele veriyor ve devletin, suçluları ıslah etmek ve hapishanelerdeki yoğunluğu azaltmak adına uyguladığı bir politikanın ilk deneği oluyor. Şartlandırma tekniğine dayanan bu uygulama, insanların kötülük yapmasını tam anlamıyla engelliyor ve insanların iyi olma seçeneklerini ellerinden alarak iyi olmalarını mecbur kılıyor.

Kitabın temel felsefesinde de bu durum sorgulanıyor zaten; Burgess, otoritenin insanları birer otomatik portakala çevirme gayesi üzerinden sosyal ve toplumsal eleştirilerde bulunuyor. Bunu yaparken, içerikte öğretici bir üsluptan uzak durmayı başarmış olsa da eserin ana hatlarında kalın bordürlerle çizilmiş bir didaktisizm söz konusu -ki zaman zaman rahatsız edici boyutlara ulaşıyor bu durum. Değinmek istediğim bir diğer nokta ise ilk kısımda Alex'in yaptıklarını okurken şahit olduğumuz şiddet pornosu; atmosferi yaratmak ve etkileyicilik kazandırmak için gerekli ve bir o kadar da gerçekçi kaleme alınan bu kısımlar, ister istemez huzursuz ediyor insanı. Sanıyorum ki bir açıdan bakıldığında maksat da bu zaten. 

Okumaya başlarken, çeviri olması sebebiyle, eserin diline dair tereddütlerim vardı; yazarın, gençlerin kullandığı yeni bir jargon (Nadsat) türettiğini ve kitabı değerli kılan unsurlardan birinin de bu olduğunu biliyordum. Kitapta "eski kafiyeli argolardan gelişigüzel alıntılar ... biraz da çingene dili ama kökenleri temelde Slav" olarak tanımlanan bu yeni lehçe, çeviride sadece argoya ilişkin özelliğini koruyabilmiş maalesef. Belli başlı kelime değişiklikleri (yumruk yerine zumzuk, kadın yerine cıvır kullanılması ve görmek/bakmak/izlemek gibi gözle ilgili tüm eylemlerin dikizlemek ile değiştirilmesi vb.) farklı bir dilin varlığını ortaya koysa da tatminkar bir sonuç çıkarmamış ortaya. Orijinal hali hakkında çok fazla bilgim olmasa da, anladığım kadarıyla en büyük sıkıntı kaynağı, dilin şiirselliğini yitirmiş olması. Pek çok kaynakta akıcı, şiirsel, kafiyeli olarak nitelendirilen Nadsat, çeviride bu özelliklerini yitirmiş ve ortaya eğreti, gerçeklikten uzak ve yapmacık bir üslup çıkmış. Halbuki bu argo değiş tokuşunun yerine, dilimizde olmayan jargon terimleri olduğu gibi ya da Türkçeleştirilerek (okundukları gibi yazılarak) kullanılsaydı, aslına çok daha yakın bir sonuç ortaya çıkabilirdi diye düşünmekteyim. 

Hem distopya, hem de kült eserler arasında olması sebebiyle okumak istediğim bir kitaptı Otomatik Portakal ve okumuş olmaktan da oldukça memnunum. Yine de, sanırım dildeki aksaklıklar yüzünden, beklediğimi bulamadığımı belirtmeliyim. Bu arada bu kitabı çok ince bir şekilde bana hediye eden sevgili Beyaz Kitaplık'a da tekrar teşekkürlerimi sunmak isterim. Benzer sebeplerle okuma arzusundaysanız, beklentilerinizi fazla da büyütmeden, rahatlıkla okuyabileceğiniz bir kitap.

Otomatik Portakal - Anthony Burgess, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 176 s. 

1 yorum:

  1. Keşke dil hakkında ki yorumları kısa kesip kitap hakkında daha açıklayıcı ve heyecanlandırıcı yorumlar yapsaydın. Eminim daha bilgilendirici olurdu. Yine de sağol.

    YanıtlaSil