Satranç - Stefan Zweig

Sabit fikirli, kafasını tek bir düşünceye takmış her insan, yaşamım boyunca beni çekmiştir, çünkü bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar, özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar.
Stefan Zweig'ın 1942'de intihar ederek hayatına son vermesinin hemen ardından yayımlanan kitabı Satranç, edebiyata ilgi duysun duymasın, hemen herkesçe okunan bir kısa roman-uzun öykü (novella) olarak tanımlanabilir sanıyorum ki. Benim de -biraz geç de olsa- okuma fırsatını ancak bulabildiğim bir eser oldu.

Dünya savaşlarının birincisinde gönüllü olarak savaş arşivinde memurluk görevi üstlenen Zweig, II. Dünya Savaşı'yla beraber Nazilerin hedefi olan aydınlardan birisi halini aldı. 1933'de Nazilerin yaktıkları kitapların başında Yahudi kökenli Zweig'in eserleri yer alıyordu. Gestapo'nun evini basıp arama yapmasının ardından ülkesi Avusturya'yı terk ederek önce Avrupa'ya, sonra da önce Kuzey sonra Güney Amerika'ya giden Zweig Hitler'in dünya düzeninin kalıcı olacağı inancı ve savaşın ruhunda bıraktığı izler nedeniyle Rio de Jenerio'da karısıyla beraber hayatına son verdi.

Gördüğü felsefe öğrenimi, psikolojiye ve Freud'a duyduğu ilgi vesilesiyle edindiği psikoloji birikimini eserlerinde kullanan Zweig, "Kendileri ile Savaşanlar", "Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski", "Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar" gibi biyografi eserleriyle büyük ses getirmiş; aynı yaklaşımını kurgu metinlerinde de sergileyerek karakter yaratmanın inceliklerini ve önemini göstermiş bir yazar. İşte; Satranç'ın oldukça başarılı bir eser olmasının sebeplerinin başında, görece basit konusu ve sade kurgusuna rağmen, yazarın psikolojik altyapısı sayesinde karakter yaratma konusunda gösterdiği bu başarı geliyor. Öyle ki; kitabı okurken kah anlatıcıyla beraber insanlara sinirleniyor kah diğer karakterlerin yaşadıkları heyecanlara ortak oluyorsunuz, okuduğunuz bir kitap olduğunu unutarak, adeta bizzat yaşıyormuşcasına 

Hikaye bir gemi seyahatinde geçiyor; hayatı boyunca "tek bir düşünceye saplanıp kalmış, monoman insanlara" ilgi duyan anlatıcı, tam da böyle bir insan olan yeni dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic ve usta bir satranç oyuncusu olan gizemli Dr. B.'nin yollarının kesiştiği bu yolculukta anlatıcının ağzından karakterlerin geçmişlerini öğreniyor ve basit bir satranç oyunu üzerinden insanlık dersleri alıyoruz. 

Bütün bu psikolojik yaklaşımın yanı sıra Satranç, karakter ve olayların, yazarın hayatına ve dünyanın o dönemdeki durumuna yönelik taşıdıkları simgesel anlamlar sebebiyle de dikkat çekici bir eser. Sevgili BA, kitap hakkındaki yazısında eserin alegorik çözümlemesini layıkıyla yerine getirmiş -ki konuya dair daha fazla söze mahal bırakmamış. Buradan ulaşabileceğiniz yazıyı okumanızı tavsiye  edip, devam edelim. 

Eser 1960'da İngilizce'ye Brainwashed olarak çevrilmiş ismiyle Gerd Oswald tarafından sinemaya uyarlanmış. Almanca fragmanını buradan izleyebileceğiniz filmi merak etmemek elde değil zira kitap, olaydan ziyade tasvir ve düşünceler açısından zengin bir eser. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Radyo Trafik'te kitap okumalarına başlayan Okan Bayülgen'in okudukları kitaplar arasında Satranç'ın da bulunduğunu, kayıtların yakında buradan yayımlanacağının duyurulduğunu, sabredemeyenler içinse şuradaki bağlantılardan dinleme imkanının olduğunu belirtmiş olayım.

Zweig geç tanıştığım ancak bu tanışıklığımı mutlaka ilerletmek istediğim bir yazar; Satranç ise kitap tavsiyesi isteyenlere mutlaka önereceğim kitaplardan birisi olarak yer aldı kütüphanemde.

Satranç - Stefan Zweig, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 88 s. 

14 yorum:

  1. halen okuyamadım kitaplıkta duruyor bir türlü sıra gelmedi :) çok güzel yorumlamışsın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim; oldukça akıcı ve rahat okunan bir kitap, bir an önce başlamanızı tavsiye ederim =)

      Sil
  2. "Satranç" ne kadar zekice kurgulanmış değil mi?

    Stefan Zweig müthiş bir edebiyatçı. Her edebiyat sevenlerin okuması gereken yazarların başında Stefan Zweig'in yer alması gerektiği inancındayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle; beni en çok etkileyen böylesi basit bir konunun böylesi sürükleyici bir üslupla yazılabilmesi oldu. Diğer eserleri de merakla okuyacaklarım arasında yerini aldı Zweig'ın.

      Sil
  3. Yazını pek beğendim, kitabı araştırmıştım ama burada yeni şeyler öğrendim. Bir de ben de bu baskısını, Ahmet Cemal'in çevirisinden okumak istemiştim kitabı. Can'ınki de iyiydi ama bu versiyonu hala merak ediyorum. Sen nasıl buldun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin yazıyı yayımladığın günlerde bitirmiştim ben de yaklaşık olarak, kitap hakkında farklı ne söyleyebileceğimi düşünmem gerekti =) Çeviriler konusunda hiçbir yorum duymadım ben iyi veya kötü yönde; güvendiğim ve bu kapak tasarımlarını beğendiğim için İş Bankası Yayınları'nı tercih ettim. Okurken de gözüme batan hiçbir şey olmadı açıkçası ama metnin çeviriye oldukça elverişli olduğu izlenimi edindim. Büyük farklılıklar olmayacağını düşünüyorum çeviriler arasında...

      Sil
  4. Bu kitabın İş Bank. Yay. ını defalarca elime aldım satın alayım diye. En son geçen ay Yordam Kitap'ın baskısını gördüm, Tahsin Yücel çevirmiş, kapağı da o kadar güzel ki hemen aldım:) Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ile birlikte basmışlar. Bir solukta ikisini de okuyu verdim:) Sen de yine çok güzel bi yazı yazmışsın. Hele 'Yahudi kökenli Zweig'in eserleri yer alıyordu. Gestapo'nun evini basıp arama yapmasının...' burası bana kitabı tekrar hatırlattı... Kalemine kuvvet, aklına bereket!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İş Bankası'nın Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi'ndeki pek çok kitap da Tahsin Yücel çevirisi esasında; neden Satranç'ı yeniden çevirme ihtiyacı duydular acaba, merak ettim.

      Ayrıca Satranç'ın çevirisi meselesinde Yekta Kopan şöyle bir gönderi yayımlamıştı, merak edenler yararlanacaktır: http://filucusu.blogspot.com/2013/03/farkl-cevirilerle-de-olsa-stefan-zweig.html

      Son olarak; güzel sözlerin için teşekkür ederim =)

      Sil

  5. Merhaba amacokzor,

    Uzun uzun yazılan tanıtımlardan bile daha değerli bulduğumuz bu içten beğeniyi affınıza sığınarak Yordam Kitap okurlarıyla (http://www.facebook.com/YordamKitap) paylaştık. Umarım bizi anlayışla karşılarsınız. Size ve bloga yazan-yorumlayan herkese selam

    YanıtlaSil
  6. bi selam çaksaydın :) http://essegesse.blogspot.com/2012/07/satranc-stefan-zweig.html bi kitabı senden önce okumanın haklı gururu :D

    YanıtlaSil
  7. Kitabı Can Yayınlarından okudum ben. Zaten de her yerde bu yayınevinden çıkan hali gözüme çarpıyordu. Gerçi iki yayınevi de insanı hüsrana uğratmaz.

    http://www.birazkitap.blogspot.com/2013/05/satranc.html

    YanıtlaSil
  8. Merhaba, Stefan Zweig paylaşımın için teşekkürler. (: Stefan Zweig'in dilimize kazandırılan en güncel kitabı GELECEĞİN ÜLKESİ hakkındaki güncel yazımı okumanı önerebilirim. Saygılarımla.

    https://forestofnoreturn.blogspot.com/2018/08/modern-stefan-zweig-olmak-icin-hazirim.html

    YanıtlaSil
  9. Merhabalar,

    Avusturyalı roman, tiyatro, biyografi yazarı Stefan Zweig’i ilk olarak ”Satranç” kitabıyla tanımıştım. ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romanını da dün itibariyle bitirdim. ”Olağanüstü Bir Gece”, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimini anlatmaktadır. Romanda beni en çok etkileyen cümle şu iki cümle olmuştu:

    -Kendisini bulmuş olan insan dünyada hiçbir şeyi kaybetmeyecektir. Kendi içindeki insanı kavramış olan insan ise bütün insanlığı anlayacaktır.

    -Ne var ki bu satırları zaten sadece kendim için yazacaktım ve kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim hiç yoktu.

    ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romandan altını çizdiğim, en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/olaganustu-bir-gece-romanindan-muhtesem-20-alinti/

    Umuyorum ilgiyle okursunuz,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil