Birinden birini yeğlemek zorunda kalsam, açıkçası arkadaşsızlığı acayip sıkıcı olmaya tercih ederim.
Spontane yaşamak bir sanattır adeta; nereye gideceğini düşünmeden kendini sokaklara atmak, hiç aklında yokken yogaya başlayıvermek, plansız, programsız yola çıkmak... Herkesin harcı da değildir hani, sağlam bir psikoloji gerektirir. Kimileri için "Öldürsen yapamam"dır, kimileri de aksi türlü yaşayamaz.
İşte böyle bir yol hikayesi Yokuş Aşağı; haritasız, pusulasız, nereye ve nasıl gideceklerini düşünmeden yola çıkan iki arkadaşın, Çik ve Maik'in macerası. Mahalleden ödünç (ç)aldıkları bir Lada ile yola çıkıveriyorlar, teoride amaçları Eflak'a gitmek -ki Eflak Romanya'nın bir bölgesi olmasının yanında, Almanca'da bizdeki Kaf Dağı gibi olmayan, hayali bir yer anlamı da taşıyormuş- ancak nasıl gideceklerine dair bir fikirleri yok. Heyecanlı, eğlenceli ve tam sürat, yokuş aşağı bir hikaye. Yazar Wolfgang Herrndorf pek çok ödül almış bir isim, Yokuş Aşağı ile de 2011 Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü'nü kazanmış ve eser 17 dile çevrilmiş. Genç edebiyatı konusunda bende bıraktığı ilk izlenim şahane oldu; didaktik olmadan mesaj vermeyi ve okuru eğlendirmeyi çok iyi başarmış yazar.
Kitabın en hoşuma giden kısmı başlardaki kurgusu oldu: İlk yüz sayfa boyunca bahsettiğim yol macerasına dair neredeyse hiçbir şey anlatmasa da karakterleri okura detaylıca sunma işini öyle güzel başarmış ki Herrndorf; Maik'in, birer ikişer anekdotla, kendisini, sevdiği kızı, Çik'i, okulunu, öğretmenlerini ve ailesini anlattığı kısımlar keyifle okunuyor ve bu esnada kurgu, çapraşık yapısına rağmen okuru yormuyor. Daha çok bir konuşma havasında anlatıyor Maik hayatını, laf lafı açıyor ve biz pek çok detayı zerre sıkılmadan öğrenmiş oluyoruz. Derken Çik çalıntı Lada'yla çıkageliyor ve asıl hikaye o zaman başlıyor...
Yokuş Aşağı tiyatroya da uyarlanmış bir kitap. Konstanz Gençlik Tiyatrosu tarafından 2012'de sahnelenen oyunun bilgilerine (Almanca) ve fotoğraflarına buradan, oyun için hazırladıkları tanıtım filmine de buradan ulaşabilirsiniz. Şahsen, böylesi bir metin nasıl sahneye konur, reji nasıl kotarılır, dramaturji nasıl çıkar ortaya diye merak ettim oldukça, gönül ya orijinalini ya da Türkçe uyarlamasını izlemek ister.
Yol maceralarını seviyorsanız fazlasıyla seveceğiniz bir kitap Yokuş Aşağı. Wolfgang Herrndorf da, ödülleri falan bir yana, kurgu ve dildeki başarısıyla merakımı celbeden bir yazar oldu. Hazır bahar da hissettirmeye başlamışken kendini, hazırlayın sırt çantanızı; işi, okulu, dertleri ardınızda bırakıp, çıkın yollara...
Yokuş Aşağı - Wolfgang Herrndorf , ON8 Kitap - 288 s.
Hiç akılda yokken kendini birdenbire aklında olmadığın yerde bulmak.özgürlük bence bu.çünkü bana göre insanı sınırlandıran en güçlü şey kendisi.kendisine bile bakmadan gidebilmeli insan.gitmek için gitmeli, gitmek güzel diye gitmeli, yol için, yolculuk için gitmeli.eğer gittiği yer için giderse asla doyurma beklentileri gidilen yer.
ReplyDeleteÖyle gitmeli ki bence insan.
Nereye diye sormadan kendine.
Hedef yolculuk olunca yol da güzel yer de güzel..
Ne ala benzer düşündüğüm insanlarla karşılaşmak... Size Aerosmith'in Amazing şarkısını göndermek isterim, "Life's a journey not a destination" diyorlar onlar da =) http://www.youtube.com/watch?v=zSmOvYzSeaQ
DeleteBu şarkıyı severim=) Teşekkür ederim.Aslında spontane yaşamak bir sanattır cümlesiyle ilgili birşeyler yazmak gayesiyle başlamıştım ancak şimdi aklıma yolculukla ilgili sevdiğim bir pasaj geldi.yazmasam olur mu? Olmaz:)
DeleteBilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir yapar. Istıraplarımızın, üzüntülerimizin mekânla, yahut hayatımızın tabiî muhiti ile sıkı bir alâkası olsa gerek. Bir muharririn dediği gibi, falan yerde en kesif şiddetinde olan bir acı iki yüz kilometre daha ötede ve başka insanlar içinde biraz daha hafif ve daha kabil-i tahammül oluyor.(Tanpinar)
Yolculuk iyi gelir elbet.Yalnız acıya değil ama, mutluluğa da iyi gelir.yolculuk güzel şey, sınırlı özgürlüklüklerimizin sınırsızlaştırabileceğimiz tarafı.benim elimde şimdi burada olmak ve kalkıp gidebilirim daha önce hiç girmediğim bir yola.
Yalnız sanki aylar öncesinden bilmek bunu yolculuğun doğasına aykırı.