Kaplan! Kaplan! - Alfred Bester

Dünyadaki her çocuk hayal dünyasının benzersiz ve yalnızca kendine ait olduğunu sanır. Psikiyatriyse bireysel hayallerin sevinç ve korkularının bütün insanlığın paylaştığı ortak bir miras olduğunu bilir. Korkularımız, suçluluklarımız, dehşetlerimiz, utançlarımız bir insandan diğerine uygulanabilir ve hiç kimse aradaki farkı anlamaz.
Kitap/edebiyat bloglarının bilim kurgu uzmanı sevgili Settie'nin buradaki yazısı vasıtasıyla duyduğum (bu vesileyle kendisine teşekkürlerimi sunmuş olayım) ve iyi ki de duymuşum dediğim bir kitap oldu Kaplan! Kaplan!.

İlk olarak 1956 Kasım'ında Galaxy Magazine isimli dergide dört bölüm olarak yayımlanan, ardından aynı yıl içerisinde İngiltere'de -kitabın ilk sayfasında da yer alan William Blake'in The Tyger (Kaplan) isimli şiirinden esinle- Tiger! Tiger!, bir sonraki yıl ABD'de The Stars My Destination (Yıldızlar Hedefim) olarak yayımlanan Alfred Bester imzalı bir bilim kurgu kültü Kaplan! Kaplan! 

Hikayemizin baş karakteri bir anti-kahraman; Gully Foyle: "Makinist Tayfası 3. sınıf, otuz yaşında, kalın kemikli ve yontulmamış... rüşvetçi, katil, üçkağıtçı; bela için fazlasıyla hazırdı, eğlence için yavaş, dostluk için fazla boş, aşk için fazla tembel..." İşte böyle bir karakter olan Foyle'un, bir uzay gemisi kazasında sağ kalan tek insan olarak yaşam mücadelesi verişini okuyoruz ilk başta. Tüm hırssız, hevessiz yapısına rağmen insani bir güdüyle hayatta kalmaya çalışıyor. Mücadelesinin sürdüğü günlerden birinde, mahzur kaldığı enkazın civarından başka bir uzay gemisi geçiyor, Foyle'u görüyor ancak onu kurtarmıyor, çekip gidiyor. Bunun üzerine o gemiyi bulmaya ve intikamını almaya karar veren Foyle, arka kapakta betimlendiği üzere tekmelenip uykusundan uyandırılmış bir insana dönüşüyor; hırs ve saplantılı bir ruh haliyle macerasına devam ediyor.


Bir bilim kurgu olmasına rağmen Kaplan! Kaplan!'ın ana teması karanlık bir gelecek, yıldız savaşları veya robotların yükselişi değil; insanoğlunun kötücül yönlerine vurgu yapan bir intikam hikayesi. En meşhurlarından Monte Cristo Kontu'ndan bu yana defalarca ele alınmış intikam dürtüsünün bir insanı nasıl da dönüştürebileceği meselesini bilim kurgu fonuyla sunuyor Bester: İnsanlık uzaya açılmış durumda, güneş sisteminin tüm gezegenlerinde yaşam var. İç gezegenler ve dış gezegenler olarak gruplaşan koloniler arasındaki soğuk savaş yerini sıcak savaşa bırakmak üzere ve insanoğlu zihnin sınırlarını genişleterek -buluşu yapan bilim adamının adını alarak jauntelemek olarak bahsedilen- ışınlanmayı keşfetmiş durumda. Tüm bu fon ve atmosferde Foyle'un hikayesini okuyoruz...

"Zaman ve Gully Foyle Üstüne..." başlıklı ön sözde Neil Gaiman, eserin yazıldığı döneme göre değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. 1956 yılında yazılmış bir roman olduğu için dilinin örtülü, şiddet ve cinselliğin imalarda kaldığını vurgulayan Gaiman ayrıca cyberpunk akımının özellikle Kaplan! Kaplan!'a çok şey borçlu olduğunu söylüyor. Bilim kurgu tarihine hakim olmadığım için ikinci söylemine dair sözüm yok ancak ilk eleştirisinde kendisini pek de haklı bulmadım; bahsi geçen üstü örtülülük -bence- bir sansür mekanizmasından ziyade yaşanan olayın, mekanın ve atmosferin karanlığını vurgulama amacı güdüyor. Şiddet ve cinselliği alenen anlatmak, detaylı bir şekilde tasvir etmek yerine kapalı bir şekilde dile getirerek okuru olabilecek en kötü senaryoya, en karanlık hissiyata yönlendiriyor Bester.

Kaplan! Kaplan! dışında kült sayılan bir diğer eseri de The Demolished Man (Yıkım'a Giden Adam) olan Bester, bu eserleri kaleme almadan evvel -ucuz bilim kurgu dergilerinde yayımlanan öykülerini saymazsak- uzun yıllar çizgi roman dünyasına hizmet vermiş. DC Comics'te Superman, Batman ve Green Lantern gibi çizgi romanlarda çalışan yazar, Yeşil Fener Yemini'ni de kendisi yaratmış. Radyo oyunlarında senaryo çalışmaları ve gezi yazıları da bulunan Bester, bir konuşmasında çok iş değiştirmesi hakkında şunları söylemiş: "Çizgi roman günleri bitmişti ama görsellik, çarpıcılık, diyalog kurma konusunda ve ekonomik konuşmalar oluşturmakta harika bir eğitim almış oldum." Sahiden de Kaplan! Kaplan!'ın enfes kurgusu ve akıcı dili yazarın sözlerini doğrular nitelikte. Baştan sona sürükleyici ve akıcı bir kitap. 

Bilim kurguya uzak duran okurlar için de şöyle bir not düşmüş olayım: Örneğin Phillip K. Dick, eserlerinde okuru çılgınca bilinmeyenler bombardımanına tutar; anlattığı dünya onun gerçeğidir ve durup da kimseye o dünyanın nasıl işlediğini anlatma zahmetine katlanmaz. Kitaplarının yarısında ne nedir, kim kimdir, işler nasıl yürür tam olarak anlayamadan, yaşananlardan bir takım çıkarımlar yaparak ilerlemek zorunda kalırız. Alfred Bester ise aksine, yabancısı olduğunuz dünya ve kavramlar hakkında sık sık izahatlarda bulunuyor, karakterler arasındaki diyaloglar veya doğrudan üçüncü şahıs anlatıcının ağzından açıklayıcı bilgiler sunuyor -ki bu da okumayı kolaylaştıran bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.

Eserin film haklarının 2006 yılında Universal Pictures tarafından satın alındığını ve 2013 itibariyle IMDB'de filmin hala "gelişim aşamasında" gözüktüğünü belirterek bitirirken, bilim kurgu sevsin sevmesin her okurun Kaplan! Kaplan!'a bir şans vermesini temenni ederim.

Kaplan! Kaplan! Alfred Bester, Altıkırkbeş Yayınları - 288 s.