Müzibiyat #1

William Michael Harnett Music and Literature
Her sanat dalı arasında bir ilişki kurmak mümkündür elbette ancak edebiyat ve müzik arasındaki etkileşim, pek az ikili arasında tezahür eder. Edebiyattaki ritm duygusu -ki aruz vezni dediğimiz başka bir şey değildir örneğin- ve müzikteki edebiyat etkisi, bir şeylere anlam yüklemeye her daim hazır olan insanoğlunun bu arzusunu pek de güzel karşılar bir yerde. Çok sevdiğiniz bir şarkının sözlerinin, yine çok sevdiğiniz bir şair tarafından kaleme alındığını öğrenmek, bahsi geçen şarkıyı başka bir yere koymanıza vesile olur.  Yada çok sevdiğiniz bir şiiri, bir şarkı olarak dinlemek ayrı bir keyiftir... 

Hakkında sayfalarca yazılabilecek bir konu tabi; edebiyat ve müzik arasındaki etkileşim. Farklı yorumlara, görüşlere açık; tezlere konu olabilecek nitelikte. Haddini bilen, sıradan bir okur olarak benim gayem sadece; bu etkileşimden doğan ve çoğu hayatımda bir yere sahip eserleri paylaşmak olacak elbette. 

İşbu Müzibiyat adını uygun gördüğüm (tamam itiraf ediyorum; uydurduğum bir kelime ama güzel oldu sanki?) gönderilerin ilkinde; Ömer Hayyam'ın rubaisinden bestelenen Kimse Bilmez isimli Mehmet Güreli parçasını paylaşmak istedim. 

Rubainin üç kıtadan oluşan aslı şöyle;
Seher yeli eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
Kopup dallarından toprak olmadalar her gün

Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye

Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe
Aklın yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen
Mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işte
 

Bulut gecti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Bugün bu çimen bizim, yarın kim bilir kim
Gezecek, bizim toprağın yeşilliğinde
Şarkının sözleri ise bu üç dörtlükten yapılan alıntılardan oluşuyor;
Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde
Seher yeli, eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
Kimse bilmez, kimse bilmez

Kent Ozanları isimli derleme albümü için bu şarkının kaydında hiç bir tekrar yapılmamış. Piyanoda Ayşe Tütüncü'nün bulunduğu tek seferde çalıp, söyleyip bitirmişler ve ortaya bu şahane şarkı çıkmış. 

Bu ilk kaydın yanı sıra şarkı pek çok sanatçı tarafından tekrar yorumlanmış.  Benim favorim her daim Güreli yorumu olarak kalacak gibi gözükse de, Zuhal Olcay'ın yorumunu leziz, Jülide Özçelik'in yorumunu ise dinlenmeye değer farklı bir çalışma olarak görüyorum.  Yaşar Kurt'tan dinlemek isteyenleri buraya, Fırat Tanış'tan dinlemek isteyenleri ise buraya alalım lütfen.