Kısaca #3 - Şiir Kitapları

Görece uzun zaman evvel okuduğum, dolayısıyla hakkında uzun uzun yazamayacağım ancak yine de paylaşmak istediğim kitaplar... 

Sevda Sözleri - Cemal Süreya

Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
İkinci Yeni sevgim nerede, ne zaman başladı hatırlamıyorum ancak uzun vadede planım Turgut Uyar, Edip Cansever, Ülkü Tamer, Ece Ayhan ve İlhan Berk şiirlerinin hepsini okumak yavaş yavaş. Cemal Süreya'nın tüm şiirlerinden oluşan Sevda Sözleri de bu yolculuğumun başlangıcı oldu.

Süreya, şiirlerinde hüznün, yalnızlığın, zarafetin ve taşlamanın garip bir karışımını oluşturuyor. Soyutlama ve imgeleme tekniklerini benimseyen, zaman zaman monolog veya diyalog şeklini de alan vezin ölçüsüz, uyaksız şiirler bunlar; kimisi insanın tam ruhuna işleyen. İlk bakışta anlaması zor gelse de, her şiir herkese hitap etmese de öyle kelamlar var ki Süreya'nın şiirinde, siz siz olun şans vermemezlik etmeyin İkinci Yeni'ye. 

Dörtlükler (Rubailer) - Ömer Hayyam

Dünya , yıldıramazsın beni ne yapsan; 
Ölümden de korkmam, er geç ölür insan. 
Ölmemek elimizde değil ki bizim: 
İyi yaşamamak beni tek korkutan.
Hakkında çok da fazla tarihsel bilgiye haiz olmadığımız bir isim Ömer Hayyam. İran'lı bir düşünür, şair ve bilim adamı olan Hayyam, Rubai türünün de yaratıcısı olarak biliniyor. Rubailerinde inanca, aşka, şaraba ve yaşama sevincine dair enfes sözler ediyor. Öyle ki -kanaatimce- dünyada herkes Hayyam'ı okuyup, anlayıp, özümserse huzur ve barış içinde yaşayabiliriz bile belki...

Rubailerin bulunduğu kaynaklara dair çevirmen ve kitabı derleyen S.Eyüboğlu'nun önsözde söyledikleri de okumak isteyenler için aydınlatıcı. Kısaca; Hayyam'ın tüm rubailerinin bir kitapta toplanmasının imkansız olduğunu ama kıyıda köşede kalmış başka dörtlüklerin de bu kitaba fazla bir şey katacağını düşünmediğini belirtmiş. Bu teminat, Hayyam külliyatı okuduğuna ikna edecek kadar iddialı okuru. 

Pulbiber Mahallesi - Didem Madak

Bilirsin işte Füsun gidişinden bu yana
Hüzün sektöründe bilfiil yirmi üç sene görev yaptım!
Didem Madak, geç tanıştığım ama iyi ki tanışmışım dediğim bir şair oldu; maalesef 2011 yılında, henüz 40 yaşındayken aramızdan ayrılan bu isme, ilk olarak sevgili Gölgeliyol'un bloğunda rastlamıştım, sonra da pek kıymetli birinden hediye alarak okuma şansına eriştim.

Tek kelimeyle huzursuz bir kalem Madak. Pulbiber Mahallesi'nde mahalle yaşamının naifliğini taşıyan, hüzünle süslenmiş şiirleri mevcut. Kah kedisi ile kah hayali arkadaşlarıyla diyaloglar kuran, soran, sorgulayan en çok da pişman olan bir karakter var şiirlerde. Karakter diyorum çünkü hem şiirler ayrı ayrı, hem de tüm kitap adeta bir öykü niteliğinde; şiir yazar gibi değil de, anlatır gibi yazılmış. Kelimelerim yetmez Madak'ın kalemini anlatmak için; genç şiire ve/ya şiire ilginiz varsa, bu duru ismi ıskalamayın derim.

11 comments:

  1. Paylaşımınız için teşekkür ederim.
    Didem Madak'ı not ettim. Mutlaka edineceğim kitabını.
    Keyifli okumalarınız olsun.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Teşekkür ederim, bilmukabele!

      Delete
    2. Geçen hafta kavuştum kitaba nihayet. En kısa zamanda okuyacağım.

      Delete
    3. Tez vakitte yorumlarınızı bekliyorum öyleyse, iyi okumalar şimdiden!

      Delete
  2. Didem Madak'ı sevmene sevindim. Ama ben biliyordum ki seveceğini :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Sevmemek mümkün mü ki? =)

      Delete
    2. değil mi değil mi? diğer kitaplarını da okuyalım, belki doyarız. :)

      Delete
    3. Kesinlikle! Okunacaklar listesinde hepsi de. Doyar mıyız? Emin değilim ondan...

      Delete
    4. doymasak da acıkmayı geciktiririz. :)

      Delete
  3. Bloglarda şiir türüne çok az yer veriliyor, bu paylaşımınız benim için de tatmin edici oldu, Pulbiber Mahallesi'nden bir alıntıyı başka bir blogda daha okumuştum geçenlerde, çok güzeldi, okumak istediklerim arasında, paylaşımınız için teşekkürler:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Aslında şiir de okuduğunu bildiğim pek çok blogger var ama sanırım hakkında gönderi yazmak gelmiyor akıllarına. Halbuki şiirsiz dünya ne kadar sıkıcı olurdu, değil mi? =)

      Delete