Bir erkeğin yüreğinde sakladığı, biriktirdiği şeyle ne yangınlar başa çıkabilir ne de yenilenmeler.
I. Dünya Savaşı sona ermiş, Amerika ekonomisi ve kültürü büyük bir ivmeyle yükselmekte; 1920'ler veya başka bir deyişle "kükreyen yirmiler." Fonunu Fitzgerald'ın deyimiyle bu "caz çağı"nın oluşturduğu hikaye, hem pırıltılı hayatların trajik yönlerini ele alıyor hem de sevdiği kadın için ihtişamın gölgelerinde kaybolmayı göze alan bir adamın hikayesini anlatıyor; Muhteşem Gatsby!
Peki, o kadar muhteşem mi Gatsby? Dünyada pek çok eleştirmen, yazar ve okur tarafından en iyi romanlardan biri olarak nitelendirilen kült romanın özellikle ülkemizde, dışarıda gördüğü ilgi ve takdiri görememesi ilgi çekici. Bir okur olarak benim okuma deneyimim de ziyadesiyle ıstıraplı ve hatta yorucu idi. Eserin neredeyse tamamına hakim olan kesik anlatım ve tutuk dil, konunun da yavanlığıyla birleştiğinde durağan ve sıkıcı bir deneyim yaratıyor.
Burada topu çevirmen(ler)e atmak kolay elbette. Başta dünya klasikleri olmak üzere niteliksiz çevirilerin fır döndüğü edebiyat dünyamızda, yurt dışında böylesi takdir gören bir eserin neredeyse okunamaz bir hal almasının faturası ilk bakışta çeviriye kesilebilir. Tam da bu noktada imdadımıza Haruki Murakami yetişiyor: Notosoloji'nin buradaki haberine göre In Translation: Translators on Their Work and What It Means başlıklı kitaptaki denemesinde Murakami, kendisi için en vazgeçilmez kitapların başında gelen Muhteşem Gatsby'nin çeviri esnasında muhteşemliğini bir nebze yitirdiğini dile getiriyor. Bu da yıllardır sıkça dile getirilen çeviri eser okumanın, bir noktada aslında yeni bir eser okumakla eşdeğer olduğu savını destekleyen bir söylem olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca objektif bir bakış açısı için eserlerin çeviriye elverişliliği de yapılan değerlendirmede göz önünde bulundurulmalı anlamı çıkartmak da mümkün tablodan.
Kaldı ki mevzu bahis kitabın Türkçe çevirileri bir hayli fazla: Can Yücel çevirisiyle Bilge Kültür Sanat, Ceren Taştan çevirisiyle Martı Kitabevi, Püren Özgören çevirisiyle Everest Yayınları, Füsun Elioğlu çevirisiyle Artemis Yayınları, Ö. Umut Hoşafçı çevirisiyle Mitra Yayınları, Figen Yanık çevirisiyle Remzi Kitabevi ve Elif Yıldırım çevirisiyle Oda Yayınları Muhteşem Gatsby'i yayımlamış durumdalar. Bu durum bile kaba bir bakış açısıyla eser ve çevirisi mevzusunda bir fikir edinmemizi sağlıyor.
Peki, o kadar muhteşem mi Gatsby? Dünyada pek çok eleştirmen, yazar ve okur tarafından en iyi romanlardan biri olarak nitelendirilen kült romanın özellikle ülkemizde, dışarıda gördüğü ilgi ve takdiri görememesi ilgi çekici. Bir okur olarak benim okuma deneyimim de ziyadesiyle ıstıraplı ve hatta yorucu idi. Eserin neredeyse tamamına hakim olan kesik anlatım ve tutuk dil, konunun da yavanlığıyla birleştiğinde durağan ve sıkıcı bir deneyim yaratıyor.
Burada topu çevirmen(ler)e atmak kolay elbette. Başta dünya klasikleri olmak üzere niteliksiz çevirilerin fır döndüğü edebiyat dünyamızda, yurt dışında böylesi takdir gören bir eserin neredeyse okunamaz bir hal almasının faturası ilk bakışta çeviriye kesilebilir. Tam da bu noktada imdadımıza Haruki Murakami yetişiyor: Notosoloji'nin buradaki haberine göre In Translation: Translators on Their Work and What It Means başlıklı kitaptaki denemesinde Murakami, kendisi için en vazgeçilmez kitapların başında gelen Muhteşem Gatsby'nin çeviri esnasında muhteşemliğini bir nebze yitirdiğini dile getiriyor. Bu da yıllardır sıkça dile getirilen çeviri eser okumanın, bir noktada aslında yeni bir eser okumakla eşdeğer olduğu savını destekleyen bir söylem olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca objektif bir bakış açısı için eserlerin çeviriye elverişliliği de yapılan değerlendirmede göz önünde bulundurulmalı anlamı çıkartmak da mümkün tablodan.
Kaldı ki mevzu bahis kitabın Türkçe çevirileri bir hayli fazla: Can Yücel çevirisiyle Bilge Kültür Sanat, Ceren Taştan çevirisiyle Martı Kitabevi, Püren Özgören çevirisiyle Everest Yayınları, Füsun Elioğlu çevirisiyle Artemis Yayınları, Ö. Umut Hoşafçı çevirisiyle Mitra Yayınları, Figen Yanık çevirisiyle Remzi Kitabevi ve Elif Yıldırım çevirisiyle Oda Yayınları Muhteşem Gatsby'i yayımlamış durumdalar. Bu durum bile kaba bir bakış açısıyla eser ve çevirisi mevzusunda bir fikir edinmemizi sağlıyor.
Bu çeviri meselesini ufak bir örnekle sonlandırmak istiyorum: Kahramanımız Gatsby, insanlara "old sport" diye hitap ediyor sık sık. Takribi anlamı "eski dost" olan bu kelimeyi Gatsby, aslında kimseyle eski dost olmamasına rağmen, hatta çevresinde kendisini gerçekten tanıyan kimse olmamasına rağmen bu eksikliğini gidermek ve insanlar üzerindeki intibasını değiştirmek için kullanıyor. Eserin genelinde böyle bir maksadı olan bu hitap şeklini Can Yücel "mirim", Füsun Elioğlu "ahbabım", Püren Özgören ise "azizim" olarak çevirmiş -ki bu kelimelerin hiçbiri Fitzgerald'ın vurgulamaya çalıştığı niteliği taşımıyor günümüzde. Elbette bu durumu çevirmenlerin "yanlışı" olarak değil, diller arası geçişin bir cilvesi olarak değerlendirmek gerekiyor çünkü gerçekten dilimizde tam olarak karşılığı olmayan bir hitap şekli "old sport". Böylesi basit bir eksende bile sorunlara yol açan çeviri meselesinin, kitabın genelinde nasıl bir etki bırakacağı ise gayet açık kanaatindeyim.
Dile ve çeviriye ait tüm bu problemin ardında ise beni etkileyen bir yanı olmadı Muhteşem Gatsby'nin. Yazıldığı dönem itibariyle çağdaş insanlara getirdiği ince eleştiri ve anladığım kadarıyla yazarın üslubu sebebiyle kültleşen eser günümüze geldiğinde bu niteliklerini barındırmaktan yoksun. Fitzgerald gösterişli yaşamların, sığ bir bakış açısının insanlara zararını anlatmaya çalışırken vermeye çalıştığı mesajı öyküsüyle fazlasıyla boğmuş durumda. Aşk çıkmazları, yapılan fedakarlıklar ve anlatıcının dünya görüşü ile zenginleşen metin, taşıdığı eleştirel yaklaşımın katbekat üstünde kalıyor ve okur kendisini kah bir aşk romanı kah ise insan ilişkileri üzerine bir roman okuyormuş gibi hissediyor.
Muhteşem Gatsby, biri 1974'te, biri ise henüz geçtiğimiz günlerde olmak üzere iki kere sinemaya uyarlanmış. Jack Clayton yönetmenliğindeki ilk uyarlamada Gatsby'i Robert Redford canlandırırken, 2013 yapımı filmde başrolü Leonardo DiCaprio üstlenmiş. İkinci filmin yönetmeni ise Baz Luhrmann. Filmlerin ikisini de henüz izlemiş değilim ancak eser ve filmler arasındaki etkileşim hakkında söyleyecekleriniz varsa sizi Sinebiyat köşesinde ağırlamaktan mutluluk duyarım.
Son olarak; okumuş olduğum Everest Yayınları baskısının kapağından söz etmezsem haksızlık olur. Utku Lomlu gerçekten şahane bir iş çıkartmış ve hem "caz çağı"nın ne anlama geldiğini, hem de Gatsby'nin bence pastel tonlara tekabül eden duygu dünyasını tek bir çizimde ifade etmiş. Everest'in aynı tasarımla diğer Fitzgerald kitaplarını yayımladığını da hatırlatmış olayım.
Fazla uzattım; netice itibariyle adına sıkça rastladığım ve oldukça merak ettiğim bir kitaptı Muhteşem Gatsby. Her okuma deneyimi gibi kazandırdıkları yanıma kar kalsa da, genel itibariyle hayal kırıklığına uğratan bir merak...
Bir türlü sıra gelmedi Muhteşem Gatsby'ye, ne ayıp ne ayıp. :) İnşallah bu yaz...
ReplyDeleteMümkünü varsa orijinalinden okumanı tavsiye ederim =) İyi okumalar şimdiden!
DeleteBak, bu hiç aklıma gelmemişti, iyi ki söyledin. Open Culture'da varmış, bir ara indirip başlayayım.
DeleteMerhaba, Edebiyat ve sanat ile ilgili blogların bir arada görülebilmesi ve yeni edebiyat bloglarının adını duyurabilmesi adına edeblog "Edebiyat Blogları Platformu" nu kurduk, desteklerinizi eksik etmezseniz seviniriz. Sağlıcakla kalın. edebiyatbloglariplatformu.blogspot.com
ReplyDeleteMerhabalar,
DeleteEkledim hemen blog'a; yolunuz açık olsun, emeğiniz için de teşekkürler...
Çeviri konusuna kesinlikle katılıyorum, ben kitabı orijinal dilinde okumuş ve beğenmiştim, gerçekten Gatsby'nin sık sık kullandığı "old sport" hitabı aklıma yer etmiş ve gerçekten çevirmenlerin kullandıkları Türkçe karşılık dediğiniz gibi bunu karşılamıyor..:) bu arada iki filmi de izledim, ama bence Leonardo Caprio harika bir Gatsby olmuş, Daisy rolünde ise kitabı okurken hep Gywenth Paltrow'u hayal etmiştim:) Filme bayıldım, üç boyutlu olmasını filmi görmeden önce yadırgamıştım ama görüntüler muhteşem, mutlaka görmenizi tavsiye ederim, filmi gördüğüm günden beri ise film müziklerini dinleyip duruyorum:) bu güzel yazınız için teşekkürler, keyifli okumalar:)
ReplyDeleteYorum için teşekkür ederim. Filmi izlemesem de müziklerine ben de tek kelimeyle "bayılıyorum." Ayrıca açık davetimdir; hem iki filmi de izlemiş, hem de kitabı orijinalinden okumuş biri olarak Sinebiyat'ta konuğum olmanızı çok isterim. Vaktiniz varsa ve yazabilirseniz çok sevinirim =)
DeleteKitabı okuyali ve ilk filmi izleyeli cok zaman geçtiği için layıkıyla yazabilecegimi sanmıyorum yine de teklifiniz için cok teşekkür ederim ve yine de yazabilirsem size iletirim:)
DeleteÖyleyse ben her şeye rağmen hevesle bekliyor olacağım, teşekkürler =)
DeleteEğer isterseniz bu yorumunuzu etkinliğim kapsamına ekleyebilirim :) (YASAKLI KİTAPLARI OKUYORUZ)
ReplyDeleteElbette, etkinlik kapsamına dahil edebilirsiniz yazıyı... Muhteşem Gatsby'nin "yasaklandığına" dair bir bilgi mevcut mu? Hiç duymamıştım, merak ettim =)
ReplyDelete