Kumral Ada ~Mavi Tuna - Buket Uzuner

Fakat hayat bir romana hiç benzemez ve bazılarımız olacakları çok önceden sezebilsek de tarihin akışını değiştiremeyiz. Buna ancak romanlarda ve filmlerde gücümüz yeter ve bu yüzden çılgınlar gibi tutkunuzdur sinema ve edebiyata. 
Seksist bir insan olmamaya özen göstersem de toplumsal hayatın bir getirisi olarak, cinsiyetler arası ayrımcı önyargıların bir şekilde bilinçaltımıza işlediği gerçeğini de yadsıyamam. Bu gerekçeyle, edebiyat alanında da cinsiyetler arası kimi handikaplar bulunduğunu düşünürdüm; örneğin karakter yaratma konusunda. Bir yazarın, hikayesinin başkahramanını karşı cinsten seçmesini çoğu zaman başarısız sonuçlar doğuran cüretkar bir yaklaşım olarak görürdüm -ki pek çok yazar da beni haklı çıkarmıştır. Ancak Buket Uzuner sayesinde bir kez daha önyargılı olmanın kimi zaman yanıltıcı olduğunu hatırlamış oldum.

Yazıyı sosyal tespitlerle doldurup haddim olmayan işlere burnumu sokacak değilim ancak Türk edebiyatının erkek egemen bir yapısı olduğunu iddia edenlere bir doz Buket Uzuner tavsiye edip, hemen kitap hakkında yorumlara geçelim...

İlk olarak Kitap Delisi Gizem'in, sonra da kitap kulübümüzün övgü ve tavsiyeleri üzerine okuduğum bir kitap Kumral Ada~Mavi Tuna. Girizgahtan da anlaşılacağı üzere oldukça beğendiğim ve okumak için tavsiye isteyenlere ilk olarak önereceğim kitaplardan birisi oldu.

Kitap iki eksende ilerliyor: İlahi bakış açısıyla anlatılan, kahramanımız Tuna'nın ülkede çıkan iç savaş yüzünden yeniden askere alınması ve bu esnada kendi iç savaşını vermesini temel alan hikayeyle, Tuna'nın kendi ağzından dinlediğimiz çocukluk ve ilk gençlik yıllarının hikayesi. Bütün olarak ise aşk ve sevgi üzerine, toplumsal yargılar üzerine, kişilik üzerine kısacası insan üzerine büyük ama yutulabilir tespitlerle dolu lirik bir hikaye okuyoruz.

Kitabın okura hissettirdikleri ise oldukça karmaşık -tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi; hüznü, huzuru, sevinci, kızgınlığı, şaşkınlığı art arda hatta belki aynı anda hissediyorsunuz. Bir erkeğin, daha doğrusu bir insanın savaşların en zoru olan kişinin kendine karşı verdiği savaşı gerçekten başarılı bir şekilde kaleme almış Uzuner. Tuna'nın kendi iç savaşına paralel ilerleyen (belki de neden olan mı demeliyiz?) gerçek mi hayal mi olduğu anlaşılamayan, sözlük anlamıyla iç savaşa yapılan göndermeler ve bu ikili arasında kurulan metaforik bağ edebi açıdan tatminkar bir iş çıkartıyor karşımıza. Yazarın başarılı ve anlaşılır üslubu, zihne ve kalbe aynı anda hitap eden betimleme ve benzetmeleri de cabası. Aşina olanlar için huzurla gülümseten, bilmeyenler içinse merak uyandırıcı Kuzguncuk tasvirleri, zamanın çok-kültürlü ve elbette hoşgörülü mahalle hayatı ve duyguların fiziksel olarak somutlaştırıldığı satırlar okuma zevkini katlayan unsurların başında geliyor. Kitabın sonu ilk bakışta biraz açık kalmış gibi gözükse de, üzerinde düşünüldüğü zaman bunun yazar tarafından yapılan bilinçli bir tercih olma ihtimali daha ağır basıyor ve böylece Kumral Ada~Mavi Tuna okunan değerli eserler arasındaki yerini almış oluyor.

Özellikle okumuş olanlar için belirtmek istediğim -resmi olarak ifade edilmiş olmasa da- pek çok okurun hemfikir olduğu eğlencelik bir bilgi ise şöyle: Ada'nın ailesi aslında hemen herkesin tanıdığı, ünlü bir aile... Şair dayı; Atilla İlhan, annesi Pervin Gökay; Çolpan İlhan ve babası Süreyya Mercan; Sadri Alışık. Süreyya Mercan'ın oynadığı meşhur filmin Balıkçı Osman olması ve kitabın doğrudan Atilla İlhan'a ithaf edilmesi bu düşünceyi oldukça sağlamlaştıran etkenler elbette... Bir rivayete göre Uzuner, usta şairin hayatını kaleme alma isteğine hayır cevabı alması üzerine "O zaman ben de sizi romanımın kahramanı yaparım" diyerek yazmış kitabı.*

Benim naçizane değerlendirmelerimi bir kenara bırakacak olursak, Kumral Ada~Mavi Tuna uzun uzun irdelenebilecek, detaylı incelemesi yapılabilecek bir kitap esasında. Bu konuda yazarın kendi sitesinde güzel bir düşünme listesi hazırlanmış ki merak edenleri buraya alalım.

Bu kitapla beraber yazarın diğer kitapları da ilgi alanıma girmiş bulunmakta ancak hayal kırıklığına uğramaktan çekiniyorum açıkçası; "Ya diğer kitaplarını bu kadar beğenmezsem?" diye. Bu noktada sizin tavsiyelerinizi rica ediyorum: Sizce hangi Uzuner kitabı beni hayal kırıklığına uğratmaz? 

*Sonradan gelen düzeltme: Yazımı okuma nezaketi gösteren Buket Uzuner karakterlerin gerçek hayattan olup olmadığına dair şöyle ufak bir not düştü.

Kumral Ada~Mavi Tuna - Buket Uzuner, Remzi Kitabevi - 431 s.

19 comments:

  1. İki Yeşil Su Samuru da çok iyi bir kitap. Ama bazı okurlar açıklayamayacağım bazı sebeplerden (okumayana söylenmez :) kitaba bir kızgınlık besliyor. Ama sırf bunun için okumamazlık yapılmaz. Eğer Buket Uzuner sevdiysen bence bu kitabı da mutlaka oku :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. İki Yeşil Su Samuru, Gelibolu'yla beraber en çok adını duyduklarım arasında. Sanırım ikinci tercihimi ondan yana kullanacağım, teşekkür ederim =)

      Delete
  2. Yakın bir arkadaşım şiddetle tavsiye edince önce baya ayak diredim "Artık ergen değilim, Buket Uzuner okuyup ne yapayım" diye ama boş konuşmuşum. Arkadaşım da bu diğerleri gibi değil, demişti. Okuyunca ben de çok çok beğendim. Demem o ki Buket Uzuner okumayanlar da okusun, gerçekten iyi bir kitap :)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ah, yazıda değinmeyi unutmuşum: Pek çok kişiden "ilk gençlik kitabım" yorumu aldım Kumral Ada~Mavi Tuna için ancak anlamadığım bir nokta şu ki, benim şu yaşımda bile anlamakta, içselleştirmekte güçlük çektiğim konular var kitapta... "Ergen" haliyle okunduğunda ne kadarı anlaşılabilir, emin değilim =)

      Delete
    2. bende şu anda okuyorum ve karakterlerin gerçekle ilişkisi varmı diye bakmak istediğimde sizin yazınızı buldum.. ve şu söyleminize katıldığımı belirtmek isterim.. gençlik kitabı olarak okunduğunda macera ve hayatın akış kısmı görülür ama manevi yönü ve duygu akışkanlığı bence tam anlaşılamaz.. bir kaç kere okunası bir kitap bence de daha bitirmemişken bu kanıya vardım umarım sona geldiğimde fikrim değişmez..

      Delete
  3. okurken ve okuduktan sonra beni en çok etkileyen kitaplardan.. benim için çok özel bir hikaye... hala aras aklıma geldikçe bir tanıdığımız yitirmiş gibi içim cız eder...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Çok etkileyiciydi sahiden, az kelimeyle çok şey anlatmıştı yazar... Yorum için teşekkür ederim =)

      Delete
  4. bana da beklerim..
    kitaplarımolmadanasla.blogspot.com

    ReplyDelete
  5. en sevdiklerimden. tanıtım için tşkler.)

    ReplyDelete
  6. balık izlerinin sesi ile iki yeşil susamuru'nu çok severek okumuştum zamanında, onları önerebilirim.

    ReplyDelete
  7. Yanlış ifade etmişim sanıyorum.Laurence Sterne'nin eseri: Tristram Shandy Beyfendi'nin Hayatı ve Görüşleri.Yky/Kâzım Taşkent.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ah şimdi oldu =) Onu da okumadım ama Tristram Shandy'i ararken kitabın ismini görüp merak ettim, pek nazik bir başlık olmuş zira.

      Delete
  8. Tristiam Shandy'e henüz sıra gelmedi.Nasıl?Nane tadında mı?

    ReplyDelete
  9. AnonymousJune 26, 2013

    Öykü kitapları da bir o kadar güzeldir Uzuner'in. Ben okumaya İki Yeşil Susamuru'yla başladım. Yorumlarda da belirtildiği gibi okumayana söylenemeyecek şeylerden ötürü bayağı bozulup bir süre okumamaya karar verdim Uzuner. Sonraları öykü kitaplarını okudum kana kana su içer gibi. Karayel Hüznü en çok sevdiğim öykü kitabı, İkizlerden Biri de en çok sevdiğim öyküsüdür. Tavsiyem önce öykü kitaplarını okuyundur.
    Şu andır ki Kumral Ada Mavi Tuna bitti.
    Ben de.
    Bittim.

    ReplyDelete
  10. Karayel Hüznü için zevklerine güvendiğim bir arkadaşım "Nobel alabilecek bir kitap" demiş, merakımı çekmişti. Kitabı yakın bir geçmişte edindim ve umarım yakın bir gelecekte de okuyacağım. Tavsiye ve yorumunuz için teşekkürler...

    ReplyDelete