Tanıştığım delikanlı utangaç ve kendini ifade edemeyen bir çocuktu. Yönlendirilmeyi, elinden tutulup tamamen başka bir dünyaya çekilmeyi severdi. Hem erkeksi ve koruyucu, hem de kadınsı ve edilgen yönleri vardı. Giyim ve davranışlarında titiz olmasına rağmen çalışmalarında korkutucu biçimde düzensiz olmayı başarabilen biriydi. Özgürlük, mutluluk ve bağımsızlık arayışında olsa da, iç dünyasında yalnızlık ve tehlike hüküm sürerdi.
İyi bir biyografi/otobiyografi kitabı nice romandan, öykü kitabından daha keyifli, daha heyecanlı bir okuma serüveni sunar. Aynı şekilde kötü bir biyografi/otobiyografi kitabıysa en sıkıcı romandan bile sıkıcı, en bitmek bilmeyen kitaptan bile uzun gelir insana. İşbu sebepten bu tür kitapları okumadan evvel, hakkındaki yorumlara daha fazla bakıyor, daha çok dikkate alıyorum.
İtiraf etmem gerekirse Patti Smith, bir müzisyen olarak sadece adını duyduğum; ne dinlediğim ne de simasını bildiğim bir isimdi. 2010 yılında yayımlanan Çoluk Çocuk kitabı dünyada ve ülkemizde adeta fırtınalar estirdiğinde dikkatimi çekmiş, üst üste rastladığım olumlu yorumlar neticesinde de okunacaklar listeme eklenmişti. Nihayet okuma fırsatına erişip, yaklaşık ilk elli sayfanın sonuna geldiğimde gördüm ki; meğer Smith, sadece punk-rock'ın kraliçesi değil; aynı zamanda çok da iyi bir edebiyatçıymış.
Çoluk Çocuk, Patti Smith ile Robert Mapplethorpe'un tanışmaları ve sanat dünyasında yükselmeleri ekseninde ilerleyen bir anı kitabı; Smith'in çocukluğundan başlayıp, 20 yaşındayken New York'a gelmesi ve tesadüfler eseri Mapplethorpe'la tanışmasını, ardından ikilinin birbirlerinin "her şeyi" haline gelmesini anlatıyor; sevgili, dost, kardeş, anne-baba, arkadaş, meslektaş, sırdaş, ilham kaynağı... Böylece "Hep birinin Frida'sı olmak istedim" diyen Smith'in dileğinin nasıl yerine geldiğini; sıfırdan bile değil, eksiden başlayıp nasıl zirveye ulaştığını; bu uğurda çektiği acıları, yoksunlukları ve sıkıntıları; her şeye rağmen yılmayışını, azmini ve tutkusunu okurken aynı zamanda dönemin sanat anlayışının ve günümüze uzanan sanat mirasının oluşumuna şahit oluyoruz.
Kitap çok katmanlı bir derinliğe sahip; Patti ve Robert'ın ilişkileri yargılardan uzak, içselleştirilmiş ve tam anlamıyla gerçek bir aşk hikayesi örneğin. İkilinin içlerindeki sanat tutkusuyla hiç sevmedikleri işlerde, en berbat koşullar altında çalışmaları, buna rağmen hala bir termos kahvede (ve birbirlerinde) mutluluğu bulabilmeleri sanata olan bağlılıklarının ve hayata tutunma azimlerinin, sabırlarının hikayesi. Öte yandan kitabın, fonunda 60'lar ve 70'lerin Amerika'sının, bohem yaşantısının ve insanlarının yer alması sebebiyle bir geçmiş zaman izleği. Bu izlekte karşımıza çıkan isimlerle; Bob Dylan, Janis Joplin, Jimi Hendrix, Jack Kerouac, Allen Ginsberg, William Burroughs, Andy Warhol ve daha nicesiyle hem dönemin sanat dünyasına bir yolculuk, hem de yeni isimlerle tanışma imkanı sunan bir kaynak...
Bütün bu derinliğin arasında kitabın beni en çok etkileyen kısmı, ikilinin peşinde koştukları özgürlük oldu. Hayattan yegane beklentileri sadece kendileri olabilmek ve sanatla ilgilenmek olan bu ikilinin özgürlük tutkusu sahiden ilham verici; insana sevmediği işinden, sosyal sorumluluklardan, çevresinden kurtulup uzaklara gitme, yeni bir hayata başlama hevesi getiren cinsten.
Çoluk Çocuk, sadece anlattıklarıyla değil; anlatımıyla da leziz bir kitap. Smith'in üslubu öyle akıcı ve öyle samimi ki; sanki kendisini bir barda (Chelsea Otel'in barında örneğin) karşılıklı oturmuş da dinliyormuşsunuz gibi... Tüm dramaya rağmen mübalağadan uzak duran, zaman zaman şiirselleşen ve okuru içine çeken bir anlatım. Bu arada atlamamak gerek; çevirmen Yiğit Değer Bengi ortaya koyduğu işle ve Domingo Yayınevi dizgisinden, baskısına kitabın kalitesiyle takdir ve teşekkürü hak ediyorlar.
Patti Smith, başarılı bir yaşam öyküsü yazmanın ne macera dolu, yıldızlarla bezeli, önemli işlere imza atılmış bir hayat sürdürmeye, ne de yazma becerisine bağlı olduğunu gösteriyor. Çoluk Çocuk, bütün bu özelliklere sahip olmasına rağmen özünde yaşamaya değer bir yaşam sürdürmenin kifayetini ve önemini gösteriyor.
Çoluk Çocuk- Patti Smith, Domingo Yayınevi - 308 s.
İtiraf etmem gerekirse Patti Smith, bir müzisyen olarak sadece adını duyduğum; ne dinlediğim ne de simasını bildiğim bir isimdi. 2010 yılında yayımlanan Çoluk Çocuk kitabı dünyada ve ülkemizde adeta fırtınalar estirdiğinde dikkatimi çekmiş, üst üste rastladığım olumlu yorumlar neticesinde de okunacaklar listeme eklenmişti. Nihayet okuma fırsatına erişip, yaklaşık ilk elli sayfanın sonuna geldiğimde gördüm ki; meğer Smith, sadece punk-rock'ın kraliçesi değil; aynı zamanda çok da iyi bir edebiyatçıymış.
Kitap çok katmanlı bir derinliğe sahip; Patti ve Robert'ın ilişkileri yargılardan uzak, içselleştirilmiş ve tam anlamıyla gerçek bir aşk hikayesi örneğin. İkilinin içlerindeki sanat tutkusuyla hiç sevmedikleri işlerde, en berbat koşullar altında çalışmaları, buna rağmen hala bir termos kahvede (ve birbirlerinde) mutluluğu bulabilmeleri sanata olan bağlılıklarının ve hayata tutunma azimlerinin, sabırlarının hikayesi. Öte yandan kitabın, fonunda 60'lar ve 70'lerin Amerika'sının, bohem yaşantısının ve insanlarının yer alması sebebiyle bir geçmiş zaman izleği. Bu izlekte karşımıza çıkan isimlerle; Bob Dylan, Janis Joplin, Jimi Hendrix, Jack Kerouac, Allen Ginsberg, William Burroughs, Andy Warhol ve daha nicesiyle hem dönemin sanat dünyasına bir yolculuk, hem de yeni isimlerle tanışma imkanı sunan bir kaynak...
Bütün bu derinliğin arasında kitabın beni en çok etkileyen kısmı, ikilinin peşinde koştukları özgürlük oldu. Hayattan yegane beklentileri sadece kendileri olabilmek ve sanatla ilgilenmek olan bu ikilinin özgürlük tutkusu sahiden ilham verici; insana sevmediği işinden, sosyal sorumluluklardan, çevresinden kurtulup uzaklara gitme, yeni bir hayata başlama hevesi getiren cinsten.
Çoluk Çocuk, sadece anlattıklarıyla değil; anlatımıyla da leziz bir kitap. Smith'in üslubu öyle akıcı ve öyle samimi ki; sanki kendisini bir barda (Chelsea Otel'in barında örneğin) karşılıklı oturmuş da dinliyormuşsunuz gibi... Tüm dramaya rağmen mübalağadan uzak duran, zaman zaman şiirselleşen ve okuru içine çeken bir anlatım. Bu arada atlamamak gerek; çevirmen Yiğit Değer Bengi ortaya koyduğu işle ve Domingo Yayınevi dizgisinden, baskısına kitabın kalitesiyle takdir ve teşekkürü hak ediyorlar.
Patti Smith, başarılı bir yaşam öyküsü yazmanın ne macera dolu, yıldızlarla bezeli, önemli işlere imza atılmış bir hayat sürdürmeye, ne de yazma becerisine bağlı olduğunu gösteriyor. Çoluk Çocuk, bütün bu özelliklere sahip olmasına rağmen özünde yaşamaya değer bir yaşam sürdürmenin kifayetini ve önemini gösteriyor.
Çoluk Çocuk- Patti Smith, Domingo Yayınevi - 308 s.
kesin alınacaklar listeme girmiş bulunmakta, yorumunla birlikte:)
ReplyDeleteOkuduktan sonra yazacakların da beklenen yorumlar listesine girdi öyleyse =)
DeletePatti Smith çok tarz bir kadın yahu.
ReplyDelete