Kırk yaşındayım artık; şaka değil, kırk yıllık koca bir ömür, yaşlılığın ta kendisi! Kırkından fazla yaşamak ayıptır, aşağılıktır, ahlaksızlıktır. Kim yaşar kırkından fazla? Haydi, bana açıkça, elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin! İsterseniz size ben açıklayayım: Aptallar, namussuzlar yaşarlar kırkından sonra. Bütün ihtiyarların, o ak saçlı, güzel kokular sürünmüş saygıdeğer ihtiyarların yüzüne karşı söylerim bunu! Hatta çıkar sokaklarda haykırırım! Buna hakkım var, çünkü kendim de altmış yaşıma kadar yaşayacağım! Üstelik yetmişimi, seksenimi bulacağım!..
Söz konusu Dostoyevski gibi büyük bir yazar olduğunda hakkında iki kelam cümle kurmak bile oldukça zor geliyor. Yanlış anlaşılmasın; klasik kabul edilen, büyük bir kalabalık tarafından sevilen yazarlar ve/ya eserleri hakkında atıp tutarken karşılaşabileceğim tepkilerden bir çekincem yok elbette ancak bu yazar şahsen de çok saygı duyduğum birisi olduğunda tevazu olarak dahi tanımlayamayacağım bir ruh haline bürünüyorum.
Yeraltından Notlar, Dostoyevski'nin kendini bulduğu ilk kitap olarak kabul edilen ve ardından gelecek olan Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala gibi şaheserlerin habercisi addedilen 1864 tarihli romanı. Hakkında pek çok detaylı, teknik ve teorik incelemenin yapıldığı eser hakkında birkaç farklı görüş bulunsa da çoğunluk, Orhan Pamuk'un okumuş olduğum İletişim Yayınları basımının Aşağılanmanın Zevkleri başlığına sahip ön sözünde de kaleme aldığı teoride hemfikir: "Bir yandan Rusya`da işlerin Batılılaşma ile yürütülebileceğini bilmesi, öte yandan da Batılılaşmacı, materyalist ve mağrur Rus aydınlarına duyduğu öfke, ya da Dostoyevski`nin bilgisi ile öfkesi arasındaki gerginlik Yeraltından Notlar`ın tuhaflığı, değişikliği ve özgünlüğünü çıkardı ortaya. "
Kitap Yeraltı ve Sulu Sepken Üstüne başlıklı iki bölümden oluşuyor; ilk bölümde adını bilmediğimiz kahramanımız Yeraltı Adamı'nın içsel sorgulamalarına, varoluşçu bir zeminde ele aldığı toplum ve özbenlik çatışmasına dair notlarını okurken, ikinci bölümde karakterin başından geçen bir takım olaylara şahit oluyoruz. Yeraltı Adamı hayatla olan bağını o veya bu şekilde en aza indirgemiş, toplumun doğru kabul ederek bireye empoze ettiği fikirlerin karşısında duran, kendisini bir böcek olarak bile görmeyen karanlık bir karakter. Dostoyevski'nin başta belirttiği üzere gerçek bir karakter olmasa da, emsallerinin varlığının sadece mümkün değil, aynı zamanda zorunlu olduğu bir adam.
Pek çok insan klasiklere dair okuması zor, fazla uzun, ağır ve ağdalı olacağı yönünde bir önyargıya sahip olduğundan, okunabilirlik açısından değinmekte fayda görüyorum ki ilk bölüm, belki de felsefi bir altyapıya sahip olduğundan, daha dikkatli ve konsantrasyon gerektiren bir okuma sunsa da ikinci bölümde oldukça akıcı ve sürükleyici bir hal alıyor. Üstelik benim ilk başta şaşırarak "Acaba kısaltılmış basım mı?" diye sorup soruşturmama neden olacak kadar da kısa -yaklaşık 150 sayfa- bir kitap. Dolayısıyla sahip olduğu "klasik" etiketinden dolayı gözünüz korkuyorsa aldanmayın, okuyun derim.
Yeraltından Notlar, Dostoyevski'nin kendini bulduğu ilk kitap olarak kabul edilen ve ardından gelecek olan Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala gibi şaheserlerin habercisi addedilen 1864 tarihli romanı. Hakkında pek çok detaylı, teknik ve teorik incelemenin yapıldığı eser hakkında birkaç farklı görüş bulunsa da çoğunluk, Orhan Pamuk'un okumuş olduğum İletişim Yayınları basımının Aşağılanmanın Zevkleri başlığına sahip ön sözünde de kaleme aldığı teoride hemfikir: "Bir yandan Rusya`da işlerin Batılılaşma ile yürütülebileceğini bilmesi, öte yandan da Batılılaşmacı, materyalist ve mağrur Rus aydınlarına duyduğu öfke, ya da Dostoyevski`nin bilgisi ile öfkesi arasındaki gerginlik Yeraltından Notlar`ın tuhaflığı, değişikliği ve özgünlüğünü çıkardı ortaya. "
Kitap Yeraltı ve Sulu Sepken Üstüne başlıklı iki bölümden oluşuyor; ilk bölümde adını bilmediğimiz kahramanımız Yeraltı Adamı'nın içsel sorgulamalarına, varoluşçu bir zeminde ele aldığı toplum ve özbenlik çatışmasına dair notlarını okurken, ikinci bölümde karakterin başından geçen bir takım olaylara şahit oluyoruz. Yeraltı Adamı hayatla olan bağını o veya bu şekilde en aza indirgemiş, toplumun doğru kabul ederek bireye empoze ettiği fikirlerin karşısında duran, kendisini bir böcek olarak bile görmeyen karanlık bir karakter. Dostoyevski'nin başta belirttiği üzere gerçek bir karakter olmasa da, emsallerinin varlığının sadece mümkün değil, aynı zamanda zorunlu olduğu bir adam.
Pek çok insan klasiklere dair okuması zor, fazla uzun, ağır ve ağdalı olacağı yönünde bir önyargıya sahip olduğundan, okunabilirlik açısından değinmekte fayda görüyorum ki ilk bölüm, belki de felsefi bir altyapıya sahip olduğundan, daha dikkatli ve konsantrasyon gerektiren bir okuma sunsa da ikinci bölümde oldukça akıcı ve sürükleyici bir hal alıyor. Üstelik benim ilk başta şaşırarak "Acaba kısaltılmış basım mı?" diye sorup soruşturmama neden olacak kadar da kısa -yaklaşık 150 sayfa- bir kitap. Dolayısıyla sahip olduğu "klasik" etiketinden dolayı gözünüz korkuyorsa aldanmayın, okuyun derim.
Yeraltından Notlar - Fyodor Mihailoviç Dostoyevski, İletişim Yayınları - 153 s.
Beni düşünceye sevk eden ender kitaplardan biri. Dostoyevski çok derin bir yazar bir kez daha anladım bu kitabıyla. İnceleme için teşekkürler:)
ReplyDeleteKesinlikle, insan psikolojini kaleme almadaki başarısı sahiden eşsiz ve çok etkileyici! Yorum için ben teşekkür ederim =)
Deleteen sevdiğim dostoyevski kitabı,öğrenciyken devlet tiyatrolarında oyununu da izlemiştim o da çok güzeldi,bi gün evde otururken aynı kitabın günümüze uyarlanmış halinin filmine rastlamıştım,bütün iç hesaplaşmaları kameraya konuşup yapıyordu aktör,bulursan mutlaka izle tankut
ReplyDeleteTiyatroda izleme şansını yakalayamadım ben, bu sezon da bildiğim kadarıyla oynanmıyor maalesef. Bahsettiğin film Zeki Demirkubuz'un Yeraltı filmi olabilir mi acaba? Henüz izlemedim ancak merak ettiğim filmler arasında...
Deletekısaca bir özet yokmu rica etsem
ReplyDelete