Lorraine Drexel'in dalgın gözleri kadar güzel olan yabansı müzik eşliğinde dans etmeye başladım. "Her şeyin bittiğini mi söylemiştin? Carol, daha yeni başlıyor. Tüm dünya şarkı söyleyecek."
2009'da aramızdan ayrılan J.G. Ballard, İngilizce'de "ballardian" diye bir sıfatın doğmasına sebep verecek kadar önemli bir yazar. (Anlamı: Ballard'ın roman ve kısa öykülerini andıran, özellikle distopik modernite, iç karartıcı insan yapımı manzaralar ve teknolojik, sosyal ya da çevresel değişimlerin yol açtığı psikolojik sorunlarla ilgilenen işler için kullanılan sıfat.) Bilim kurgu edebiyatta teknoloji hegemonyasına karşı çıkan, bu durumu teknoloji tapınmacılığı ve basmakalıpçılık olarak nitelendiren Ballard, uzay ve zaman yolculukları yerine insanın iç-dünyasına yaptığı yolculukları ele almayı tercih etmiş. Hemen hemen tüm eserlerinde modern dünyayı ve kapitalist düzenin tüketici psikolojisini eleştirirken asıl hedefe bizzat sistemi ve dünyayı yerleştirmiş. (Yazarla yapılan şahane başlıklı, güzel bir röportaj okumak isterseniz böyle buyrun.)
Al Kumsallar, 1956'ta bir dergide yayınlanan Prima Belladonna isimli ilk öyküsünü de barındıran 9 öyküden oluşuyor. Kitaba ismini de veren ve 9 öykünün de müşterek fonunu oluşturan Al Kumsallar, kendisinin bir zamanlar zihninin tuhaf bir banliyösü olarak tanımladığını söylediği bir çöl mesiresi. Kendi yazdığı önsözde ise şöyle diyor: "Elbette ki şu tutum, Al Kumsallar'ı ve umarım geleceği de belirleyen temel nitelik: İnsanların yalnızca çalışmak zorunda olmadıkları değil, aynı zamanda çalışmanın en güzel eğlence, en güzel eğlencenin de çalışmak olduğu bir dünya."
Bu dünyada neler yok ki? Buluttan heykeller yontan heykeltıraşlar, aryalar söyleyen primadonna bitkiler, tek tuşla şiir yazan bilgisayarlar, unutulmuş film yıldızları, şarkı söyleyen sonik kayalardan yapılmış heykeller, giyen insanların ruh haline göre şekil alan elbiseler, pırlantalı böcekler ve daha niceleri... Rengarenk olabilecekken, Ballard'ın dokunuşları ile karanlık ve hatta tedirgin edici bir dünya. Tüm bunların ötesinde eserlerinde psikanalizden büyük ölçüde etkilenen yazar, insan psikolojisi üzerine enfes saptamalar ve eleştirilerde de bulunuyor.
Oldukça enteresan bir yaşam öyküsüne sahip Ballard'ın biyografik izler taşıyan Güneş İmparatorluğu isimli kitabı 1987'de Spielberg tarafından sinemaya uyarlanmış. En çok ses getiren romanlarından biri olan Çarpışma'dan uyarlanan film ise yayınlandığı 1996 yılında Cannes'da Jüri Özel Ödülü'ne layık görülmüş.
Lafı çok da uzatmaya gerek duymuyorum: Ballard ile tanışmama vesile olan Al Kumsallar, bilim kurgu sevenlerin mutlaka okuması gereken kitaplardan birisi. Bilim kurguyla arası olmayanlar için ise -bu türe belki bir şans vermek isterler- önereceğim ilk kitap yine bu olacaktır.
Al Kumsallar - J.G. Ballard, Arion Yayınevi - 240 s.
No comments:
Post a Comment