Dünyanın yalnızca erkeklerden ve kadınlardan oluştuğunu sanıyorlar. Sadece bu ikisinin birbirlerine aşık olabileceklerini, birbirlerini sevebileceklerini düşünüyorlar. Onlar buna inanmak istiyorlar, inanıyorlar. Kendilerine benzemeyenlere aşık olmaktan korkuyorlar. Oysa aşk kendine benzemeyeni sevmek değil midir?
Kitapları nasıl edindiğime dair detayları yazmaktan mümkün mertebe imtina ediyorum zira yazıları okuyanlar için o kadar da ilgi çekici olmadığını düşünüyorum çoğu zaman ancak kitabın genel atmosferini aktarabilmek için bu seferlik bir istisna yapmam gerekiyor...
İnternetten tanıştığım -ki pragmatist bir bakış açısıyla yaklaşırsam, sahiden bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum çoğu zaman- değerli bir arkadaşım, okuduğum kitapların genellikle "güneşli" olduğunu, biraz da "karanlık" kitaplar okumam gerektiğini söyleyerek, üşenmeyip Ankara'dan yolladı bu kitabı bana. Okuduktan sonra kanaat getirdim ki; çok da iyi yapmış...
Şimdiden başarılı bir gelecek vaadeden Sinan Sülün'ün ilk kitabı Karahindiba. Sel Yayıncılık'ın başarılı PR'ı ve sosyal medyanın avantajları bir kenara bırakılacak olursa, gerçekten başarılı olmasının bir getirisi olarak fısıltı gazetesi kaynaklı oldukça çabuk tanınan bir kitap olmuş ve üç haftada ikinci baskıya girmiş.
Üç hikayeden oluşuyor kitap; Aralık, Mavi Pelikan ve kitaba da adını veren Karahindiba. Birgün Gazetesi'ndeki röportajdan alıntılayacak olursam; "Kaybedenlerin değil, mağlup olanların hikayesi" anlatılıyor üç öyküde de.
Hayatın bir yerinde bir hata var ama bir türlü bulamıyorumİlk öykümüz, Rıfat'ın öyküsü: Yalnız, işsiz ve mutsuz bir adam Rıfat. Aldatılmış, abisinin evine dönmüş, yenilmiş... Hiç bir şey için çaba sarf etmiyor, insanlarla konuşmaya çalışmıyor; sadece hasta ve devamlı uyuyan annesini görmek istiyor. Hayata temas etmeden, çevresinden akıp gitmesine müsaade ederek yaşamaya çalışıyor.
Evlilikler üzerine, işsizlik üzerine, yalnızlık üzerine yani kısaca hayatın klişe ve acı gerçekleri üzerine derli toplu bir öykü Aralık. Sülün'ün, tüm bunları anlatırken tam yerinde ve dozunda kullandığı mizahi tasvir ve anlatımlar, ayrı bir tat katıyor okumanıza. Bu mizahi yanın en büyük avantajı ise; üzerinize üzerinize gelen bu gerçekleri başınızdan savmak için adeta bir kurtarıcı görevi üstlenmesi.
Kesin olan bir şey daha vardır; aşıkken dünya daha hızlı döner.
Numan'ın hikayesini okuyoruz Mavi Pelikan'da; kendisine baba bellediği bir aile dostunun hediyelik eşya dükkanında çalışan Numan; hayatı sorgulamayan, bir amacı olmayan sadece yaşayan bir genç. Arkadaşları, dostları ya da sevgilisi yok. En kötüsü de yaşamak için merakı yok. Bir gün dükkan sahibi, Mavi isimli bir pelikanla çıkageliyor ve Numan'ın hayatı değişiyor. Mavi'yle birbirlerine aşık oluyorlar. Bir insanla bir pelikanın aşk öyküsünü dinliyoruz...
Konusundan da anlaşılacağı üzere fantastik ögelerden beslenen bir aşk hikayesi anlatıyor yazar; imkansız aşk öykülerinin giderek daha imkanlı bir hal aldığı günümüzde, hala keskinliğini koruyan hikayeler olduğunu anımsatarak pek çok okuru kalbinden yakalayan, etkileyici bir öykü.
Karahindiba
Sol testisinde milyonda bir görülen bir hastalık olan, istediği işte tutunamamış, terk edilmiş Adnan Çubuk'un mağlubiyet hikayesi Karahindiba; her bir tohum tanesinin bütünden ayrılışıyla başka başka yerlere savruluşunun hikayesi... Alternatif hayatların, belirleyici seçimlerin bir özeti.
Hemen herkesin yaşamaktan korktuğu bir hayatı yaşayan kahramanımızın başına gelenleri okudukça, "Ya kendi hikayemde ben de böyle sürüklenirsem" diye düşünmekten alıkoyamıyor insan kendisini. Ancak ilk öyküde olduğu gibi mizah yine bir kurtarıcı olarak yetişiyor ve kısa ama rahatlatıcı soluklar aldırıyor okura.
Edebi açıdan dört dörtlük, kusursuz bir eser değil belki ama yazarın diğer eserlerini merakla beklememe vesile olan bir kitap Karahindiba. Arka kapak yazısında Metin Üstündağ'ın da dediği gibi: "Okuyun, pişman olmayacaksınız."
Hamiş: Yazarın üslubuna dair fikir sahibi olmak isteyenleri şuraya alalım.
Karahindiba - Sinan Sülün, Sel Yayıncılık - 136s
Konusundan da anlaşılacağı üzere fantastik ögelerden beslenen bir aşk hikayesi anlatıyor yazar; imkansız aşk öykülerinin giderek daha imkanlı bir hal aldığı günümüzde, hala keskinliğini koruyan hikayeler olduğunu anımsatarak pek çok okuru kalbinden yakalayan, etkileyici bir öykü.
Aklıma o beklenen sonu, beni terk ettiğini getirmek istemiyordum. Ama bizim gibi insanların aklına getirmek istemediği her şeyin başına geldiğini çok sonra öğrenecektim.
Hemen herkesin yaşamaktan korktuğu bir hayatı yaşayan kahramanımızın başına gelenleri okudukça, "Ya kendi hikayemde ben de böyle sürüklenirsem" diye düşünmekten alıkoyamıyor insan kendisini. Ancak ilk öyküde olduğu gibi mizah yine bir kurtarıcı olarak yetişiyor ve kısa ama rahatlatıcı soluklar aldırıyor okura.
*
Kitabı güzel kılan unsurlardan birisi de; aslında üç ayrı hikayeyi anlatmasına rağmen, hikayeler arasında gözle görülemeyen bir bağ hissetmeniz. Başınızdan, ağzınızda pas tadı bırakan bir mağlubiyet öyküsü geçtiyse eğer, üç hikayede de kendinize ait bir şeyler bulacaksınız. Kısacası; bir bütün olarak herkesin bir şekilde yaşadıklarını ya da yaşayacaklarını anlatıyor Sülün. Edebi açıdan dört dörtlük, kusursuz bir eser değil belki ama yazarın diğer eserlerini merakla beklememe vesile olan bir kitap Karahindiba. Arka kapak yazısında Metin Üstündağ'ın da dediği gibi: "Okuyun, pişman olmayacaksınız."
Hamiş: Yazarın üslubuna dair fikir sahibi olmak isteyenleri şuraya alalım.
Karahindiba - Sinan Sülün, Sel Yayıncılık - 136s
ayrıntılı ve içten paylaşımınıza teşekkürler... listeme ekliyorum... sevgiler...
ReplyDeleteGüzel yorumunuz için ben de teşekkür ederim, şimdiden iyi okumalar =)
DeleteKitap fuarında beğenerek almıştım, bir türlü okuma fırsatım olmadı. Detaylı yorumunuz çok iyi oldu, teşekkürler.
ReplyDeletePek rahat okunabilen bir kitap zaten, en fazla iki günde bitirirsiniz. Size de iyi okumalar şimdiden =)
DeleteTeşekkürler.
DeleteAcil alınacaklar listesine ekledim. İlk kitap alışverişimde benim olacak inşallah. Çok merak ettim.
ReplyDeleteSeveceğin bir kitap olduğunu düşünüyorum Gizem =)
DeleteMerhaba, ben de bugün bitirdim Karahindiba'yı. İtiraf ediyorum kapağına vurulmuştum ama "okudum, pişman olmadım" :)
ReplyDeleteBugün okudum yazınızı ben de, kesinlikle pek çok kişide aynı etkiyi bırakıyor -ki bence yazar açısından başarılı bir durum bu. Sevindim beğenmenize =)
DeleteYazınızı çok sevdim, benim Aralık 2012'de yazdığım Karahindiba yazısına da sizin yorum yazdığınızı gördüm. Bu vesile ile size not bırakmak istedim.
ReplyDeletehttp://mellamoalgodon.blogspot.com/2012/11/kitap-sinan-sulun-karahindiba.html
Bir edebiyat etkinliğinde karşılaşmak dileğiyle!
Teşekkür ederim nezaketiniz için =) Karşılaşma temenninize gönülden katılıyorum!
Delete