Nakış ve sanatta hayal kırıklığına uğramak istemiyorsan eğer, sakın onu mesleğin olarak görme. Ne kadar hünerin ve yeteneğin olursa olsun parayı ve iktidarı başka yerlerde ara ki, hüner ve emeğinin karşılığını alamayınca sanata küsmeyesin.
Orhan Pamuk, büyük ön yargılarla yaklaştığım bir yazardı. 2006'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanması ve ardından yaşanan "Bu ödülü edebi kimliğiyle mi yoksa siyasi duruşuyla mı kazandı?" tartışmaları, şu an nedenini zerre umursamıyor olsam da, on altı yaşındaki beni etkilemiş olabilir diye düşünüyorum. Öte yandan yazar hakkında fikir sahibi olmak amacıyla elime aldığım ilk kitabı "Kar", onuncu sayfasında bıraktığım ilk kitap olarak da yer etmiştir kişisel tarihimde.
İşte hem bu ön yargılardan bir nebze de olsun kurtulmak hem de üslubuna duyduğum merakı gidermek için -çevremde hemen herkesin tavsiye etmesi üzerine- okudum "Benim Adım Kırmızı"yı.
Kar'a nazaran daha rahat okunabilir, konusunu ilgi çekici ve kullanılan teknikler açısından oldukça etkileyici bulduğum Benim Adım Kırmızı, herkese değil belki ama benim gibi Pamuk'un edebiyatını merak edenlere, konsantre olarak okumayı sevenlere ve Osmanlı dönemine özel olarak ilgi duyanlara rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir kitap.
Daha ağır bir dil beklentisiyle okuduğum için olsa gerek, dilini çok ağdalı bulmadım. Yine de kitap için "sürükleyici" demek de hiç doğru olmaz; kitap boyunca temponun kah yükselip kah alçalması ve hikayeyi sürekli farklı karakterlerin ağzından dinlememiz, okumayı güçleştiren etmenler olmuş. Okurken zorluk çıkartmasını bir kenara bırakacak olursak, Pamuk'un yazarken bu kadar çok farklı karaktere başarıyla bürünebilmiş olmasıysa sahiden etkileyici.
Bunun yanı sıra kitabın dört yıllık yazılma sürecinin, iki yılını araştırmayla geçirdiğini söyleyen Orhan Pamuk, bu konuda da çok iyi iş çıkarmış. Hat ve nakış sanatı, dönemin atmosferi ve sosyal yapısı üzerine anlattıkları, uzun araştırmalar yapıldığını aleni bir şekilde gözler önüne seriyor. Aynı zamanda nakış ve resim sanatları arasındaki felsefi farkı ele alması ve bu temelde irdelediği doğu-batı çatışması -eskiye duyulan saygıyla yeniye duyulan hevesin çelişkisi; padişahlardan sokaktaki esnafa herkesin kendi içinde bu çelişkiyi yaşaması- günümüzde de güncelliğini farklı şekilde ancak aynı temelde sürdüren bu konu hakkında düşünmeye teşvik ediyor okuyucuyu.
Tabi siz bakmayın benim böyle ahkam kestiğime: Benim Adım Kırmızı, yurt dışında üç prestijli ödül sahibi, 46 dile çevrilen değerli eserler arasında yerini çoktan almış bir kitap. Kitabın, -arka kapağından da ulaşabileceğiniz- konusuna hiç değinmeden merak edenler için bir kaç not düşmek istiyorum;
Kitabın karakterlerinden Şeküre, Orhan ve Şevket, Pamuk'un ailesindeki kişilerle aynı isimlere sahiplermiş; Şeküre ve Şevket, kitapta olduğu gibi Orhan Pamuk'un annesi ve kardeşiymiş. Zaten kitabın son paragrafında annesi şöyle diyor;
"Resmedilmeyecek bu hikayeyi, belki yazar diye, bu yüzden anlattım oğlum Orhan'a (...) Bu yüzden Kara'yı olduğundan şaşkın, hayatımı olduğundan zor, Şevket'i kötü ve beni olduğumdan güzel ve edepsiz anlatmışsa sakın inanmayın Orhan'a çünkü hikayesi güzel olsun da inanalım diye kıvırmayacağı yalan yoktur"
Bunun yanı sıra romanın bir de radyo tiyatrosu uyarlaması yapılmış. Uyarlama yapıldıktan sonra çıkan hiç bir habere ve maalesef oyunun kaydına ulaşamamış olsam da, hakkında detaylı bilgiye buradan ve buradan ulaşabilirsiniz. Enteresan bir nokta da şu ki; radyo tiyatrosu uyarlaması , İngiltere'de Türkiye'den önce yapılmış. BBC'de yayınlanan uyarlama da kitap kadar ilgi çekmiş.
Yakın bir gelecekte olmasa da, Orhan Pamuk tekrar okumak istediğim yazarlar arasına girmiş bulunuyor böylece. Bir de şu radyo tiyatrosunun kaydını bulabilseydim çok güzel olacaktı...
Benim Adım Kırmızı - Orhan Pamuk, İletişim Yayınları - 272s
Benim Adım Kırmızı benim de elimdeki kitaplardan biri, yarıladım sayılır. bu ara pek çok işle ve kitapla ilgilendiğim için hayatımın kitap okumaya pek zaman bulamadığım bir dilimindeyim ne yazık ki;/ Orhan Pamuk'u ben Beyaz Kale kitabıyla tanıdım ve bayıldım, blogumdan yorumuna bakabilirsin. Saf ve Düşünceli romancıyı da gayet beğendim. Benim Adım Kırmızı'da farklı bir tarz deneyimlemiş yazar, bitirince asıl fikrimi yazarım. ama merakım arttı yazından sonra, saol;)
ReplyDeleteKitap okumaya zaman bulamamanda tatlı bahar telaşının da etkisi vardır mutlaka, bu yüzden aldırma kitapsız geçen bir iki haftaya, tadını çıkar bence =)
DeleteBenim Adım Kırmızı, Pamuk'un kullandığı teknikler bakımından benim için de sahiden etkileyici bir kitap oldu . Yazıda belirttiğim gibi diğer kitaplarını okumaya çalışacağım, Beyaz Kale yazını okuduktan sonra benim de ona dair merakım arttı ve öncelik kazandı, asıl ben teşekkür ederim =)
Ben Orhan Pamuk'la ilgili değil de yazınızla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Ben böyle yazıları seviyorum. İki satır yazıp ben sevdim/sevmedim demek değil de; böyle kitabı araştırarak, nasıl yazılmış, ne ödüller almış, uyarlanmış mı, yasaklanmış mı, gerçek bir olaya dayanıyor mu gibi soruların cevabını vermek daha güzel.
ReplyDeleteOrhan Pamuk'a gelince; Masumiyet Müzesi'ni okudum ve o kısır döngülerinin içinde öyle bunaldım ki bütün Pamuk hevesim kaçtı :)
İltifatınız için çok teşekkür ederim; kitap yazıları hakkında sizin gibi düşündüğüm için ben de daha çok böyle yazmaya çalışıyorum ve bu durumun beğenilmesi beni sahiden çok mutlu etti.
DeleteAnladığım kadarıyla Orhan Pamuk çoğu zaman "ağdalı yazıyor" ve bu pek çok okuyucuyu uzaklaştırıyor. Aslında cümle yapılarında ya da kullandığı kelimelerde bir ağırlık yok -okuduğum Benim Adım Kırmızı ve okumaya çalıştığım Kar için konuşuyorum- ama bütüne baktığımızda sahiden zorlayıcı bir nitelik kazanıyor Pamuk'un kalemi, nedenini ise ben bilemedim =)
Olur da yeniden heves ederseniz Orhan Pamuk okumaya, Benim Adım Kırmızı iyi bir tercih olabilir yine de =)
Benim Adım Kırmızı da müthiş bir emek olduğu kesin, ancak ben,m en sevdiğim Orhan Pamuk kitapları başta Kara Kitap'tır ve Masumiyet Müzesi:) Yazınız çok güzeldi, elinize sağlık.:)
ReplyDeleteTeşekkür ederim =) Kara Kitap da sık sık duyduğum bir eseri, Beyaz Kale ile birlikte o da "Okunabilir Orhan Pamuk kitapları" listesinde yerini aldı =)
DeleteTankut, kitabı farklı zamanlarda bir kaç kez okumuş biri olarak değerlendirmeni çok beğendim, yerinde tespitler yapmışsın. Ama emin ol Kar romanı Benim Adım Kırmızı'dan sürükleyicilik açısından daha iyi, ama 30-40 sayfa sabretmelisin, ki romandaki bütün olaylar 3 gün içerisinde gelişiyor, dili daha ağır değil.
ReplyDeleteBenim Adım Kırmızı'nın radyo tiyatrosu kayıtlarını ben de çok aradım, hatta TRT'ye yazı bile yazdım fakat doğru adrese gitmedi herhalde, cevap bile alamadım. Bulursam hediye etmek istediğim birçok kişi var.
Güzel sözleriniz için teşekkürler, mutlu ettiniz beni. Sanırım Kar'ı -okuyucu olarak biraz daha olgunlaştığımda- tekrar okumayı deneyebilirim, sözleriniz merak etmeme vesile oldu zira.
DeleteAynı zamanda, olur da tiyatro kayıtlarına ulaşabilirseniz edinmek isteyen kişilere beni de ekleyebilirsiniz =)
Öğrencilik yıllarımın favori yazarıydı O. Pamuk..Kara Kitap'ı iki kere okudum ve yine okuyabilirim. Yeni Hayat ve Benim Adım Kırmızı da favorilerim arasındadır..Tüm kitaplarını büyük bir hevesle okudum.
ReplyDeleteAma Nobel sürecinde yaşananlarla "acaba mı?" dediğim O. Pamuk'tan Masumiyet Müzesi'ni okuduktan sonra iyice soğudum..Okurken o kadar sıkıldım ki "acaba yanlışlıkla farklı bir yazarın kitabını mı okuyorum?" diye bile düşündüm...
Önerim ise kesinlikle Kara Kitap.. :)
Kara Kitap sanırım ilk fırsatta okuyacağım Pamuk kitabı olacak, hakkında olumsuz tek cümle okumadım zira. (O.Pamuk sevmeyenler hariç tabi)Masumiyet Müzesi'nde ise mesela, sevmeyeni de seveni kadar fazla...
DeletePamuk okumak, bir okur olarak enteresan bulduğum bir şey aslında, keyifli ve tatminkar bir deneyimdi Benim Adım Kırmızı. Bakalım diğerlerinde de aynı şeyleri düşünecek miyim =)
Merak ettim tam da Kar mı Benim Adım Kırmızı ayrımında iken çok iyi oldu okuyunca yorum yazarım tekrar Sevgiler
ReplyDeleteMerakla bekleyeceğim o zaman okuduktan sonraki düşüncelerini =)
DeleteKar"ı çok yıllar önce okumuştum. Beğenmemiştim. Bu nedenle bir daha mı Orhan Pamuk demiştim.
ReplyDeleteİlber Ortaylı'nın yazar hakkında çok ağır eleştirileri var. Ama oğlum bu yazarın üslubunu aynen senin gibi öğrenmek için yazardan bir iki kitap okumak istiyor. Araştırdım. "Kara Kitap" ve "Benim Adım Kırmızı" daha çok beğenilenler.
İlber Ortaylı'yı ideolojisinden bağımsız düşünemediğim için ciddiye alamıyorum. Orhan Pamuk'u eleştirme maksadını da edebi değil, siyasi buluyorum maalesef. Bir yazarı beğenmeyebilir, yanlışını söyleyebilirsiniz ancak eleştirinizin siyasi algılanma ihtimali varsa kanıtlarınızı göstermelisiniz: Bildiğim kadarıyla Pamuk'un eserlerinde "cami balkonu" tanımı bulunmuş değil. (bkz. Cem Erciyes'in köşe yazısı: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cem_erciyes/cami_balkonu_meselesi-1100384)
DeleteŞimdiye kadar bu konuyu bir kaç kez duymuş, Ortaylı'yı sevmediğim için ilgilenmemiştim. Yorumunuzla beraber meseleye eğilme kararı aldım; Ortaylı'nın, bu ifadenin bulunduğunu iddia ettiği (bkz. kendi köşe yazısı: http://www.odatv.com/n.php?n=orhan-pamukun-balkonu-tartisilmaya-devam-ediyor-2509121200) Kar'ın 2002 (ilk) baskısı elimde mevcut, ilk fırsatta okuyup kendim görme imkanı bulacağım umuyorum ki. Bu vesileyle teşvik ettiğiniz için size de teşekkür ederim =)
Son olarak: Pamuk'un akıcılıktan yoksun eserler yazdığı konusunda pek çokları hemfikir sanıyorum ki... Ancak başta Kara Kitap olmak üzere pek çok eseri edebi açıdan -objektif yaklaşıldığında- olumlu eleştiri alıyor. Dolayısıyla tanışmak için ikisinden birisi tam doğru karar gibi geliyor bana da...
İlber Hocanın, Orhan Pamuk'un eleştirme sebebi siyasi olabilir.
Delete"Kar"ı ben okumuştum ama o vakit İlber Hocanın eleştirisi olmadığı için dikkat etmem mümkün değildi.
Araştırmaların için teşekkürler. Ben de sayende okudum.
Sadece tanışmak amaçlı bir kitabını okumayı istiyor. Bakarsın sever yazarı=)