Cani Mi Masum Mu? - Fazlı Necib

Rumeli'nin Rum ve Bulgar köylü kızları iffet ve mahcubiyet hususunda daima ifrât ü tefrît ile mütealliktirler. Alelekser kızları yabancı yanında söz söylemeye, başını kaldırmaya cesaret edemez. Kendilerine hitap edilecek olsa çehreleri kırmızı libâslarıyla hem-renk olur. Yalnız bir erkeğin yanında mümkün değil duramazlar, derhal uzaklaşırlar. Bazı kızlar ise meşreplerindeki işvebazlığa köylülük, sadelik içinde öyle bir güsâyiş verirler ki erkekler tarafından kendilerine enzâr-ı âşık-âne atfedilmesini ister, lakayt gördükleri erkeklerin lâ-büdd enzâr-ı dikkatini celb edebilmek için safvet ve sadelikle memzûc olmasa âdeta aşüfte-kâr'ane denilebilecek evzâ ve etvâr izhâr ederler.
Edebiyatın, özellikle son yıllarda giderek daha çok maruz kaldığı, tamamen finansal kaygılara dayalı "türlere ayrılma" sıkıntısından müstakildir polisiye edebiyat. Yeraltı, gençlik, fantastik, gotik vs. diye giden kategorilerden evvel de vardı polisiye, hala da tek başına, dimdik var olmakta ve maalesef hala bir şekilde küçümsenmektedir çoğu zaman. Halbuki Yalnızlar Mektebi'nin 5. sayısında sık sık vurguladığımız üzere polisiye edebiyatın üvey evladı değil; bilakis özbeöz kardeşidir.

Yerel tarihe baktığımızda polisiye, batılılaşmayla birlikte Osmanlı'ya adım atan romanla hemen hemen aynı yıllarda boy göstermeye başlıyor. İlk yerli polisiye, Ahmet Mithat Efendi'nin Esrâr-ı Cinayât1884 yılında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edildikten sonra yayımlanan telif polisiye eserlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. 

Türkiye'nin sadece polisiye yayımlayan tek yayınevi Labirent Yayınları'nın Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkçede Polisiye dizisi sayesinde ilk kez Latin harfleriyle yayımlanan  Cani mi, Masum mu? bu ilk telif polisiyelerden bir tanesi. 1899 yılında Asır Gazetesi'nde tefrika edilen ve aynı yıl kitap olarak yayımlanan eserin yazarı ise Fazlı Necib. Günümüze pek fazla eseri ulaşmayan, gazeteciliğinin yanı sıra Arsen Lüpen çevirileriyle tanınan bir isim Necib

Romanın başkarakteri Selanik'li Refik Bey, hiç tanımadığı babası hafif bir kadın uğruna ailesini terk etmiş ve annesinin ölümüyle küçük yaşta yetim kalarak amcasının himayesinde yetişmiş, Viyana'da tıp tahsili görmüş, efendi, dürüst, bembeyaz bir karakter. Eğitiminin sonunda Selanik'e, emmisinin yanına dönen Refik Bey, büyüyüp serpilmiş kuzeni Faide'ye ilk (yeniden) görüşte aşık olur ancak yengesi Naciye Hanım, küçüklüğünden beri hoşlanmadığı bu genç adamın kızıyla birlikte olmasına kat'iyen karşı çıkmaktadır. Bu vesileyle Refik Bey  babasının bir katil olduğunu ve aşık olduğu kadınla Selanik'ten kaçtığını öğrenir ancak akıl erdiremez bu duruma. Babasını bulmak ve hakikati öğrenmek için yollara çıkar. Kitabın ilk yarısı sona ererken öğrenir işin gerçek yüzünü de; öğrenir ancak bu sefer de uzun süren yokluğunda Selanik'te işlerin değiştiğini görür: Amcası vefat etmiştir; kuzeni tam bir mirasyediye dönüşmüş, Faide'nin paragöz talipleri ise Naciye Hanım'ı abluka altına almıştır. Refik Bey'in gerçekleri ortaya çıkartmak, adındaki lekeden kurtulmak ve Faide'ye kavuşmak için çabasını okuruz kitabın ikinci yarısında da...

Cani mi, Masum mu? alışageldiğimiz "Katil kim?" sorusunun peşinden giden bir polisiye değil: Sır perdesi hemen hemen hikayenin başında aralanıyor ve daha ilk yarı bitmeden gerçeklerle karşılaşıyor okur ancak işin bundan sonraki kısmı, gerçeklerin kanıtlanması da aynı gizemli ve heyecanlı atmosferi taşıyor. Polisiyenin merak uyandırma unsuru dışındaki olmazsa olmazları aşk, entrika, miras, gizemli kadınlar ve karanlık tipler ile bütün bunların bir araya gelmesine vesile olan, doğrular peşindeki kahramanın varlığıyla dört başı mamur bir roman Cani mi, Masum mu?Gazetede tefrika edildiğinden olsa gerek, ana hikayeden ziyade kendilerine bolca yer bulan ara hikayelerle zenginleştirilmiş eser; hikayenin tümünü kapsayan bir ana unsurun yanında, her bölümde başlı başına bir konu işlenen popüler Amerikan dizilerinde uygulandığı gibi, sanırım tefrikalar da kendi başlarına bir hikaye anlatırken, yer yer bütüne hizmet edecek şekilde yayımlanmış.  Okuma deneyimi açısından zaman zaman yorucu bir öğe olarak karşımıza çıkan bu durum, dönemin ve şartlarının da bir getirisi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Tanzimat dönemi eserlerinde sıkça rastlanan, yazarın sık sık araya girmesi ve okuduğumuzun bir roman olduğunu vurgulaması ile anlatı içerisinde anlatı barındırması sebebiyle bir yanıyla da post-modern bir eser Cani mi, Masum mu?. Sonda ise hikayenin çözümüne hakim olan acelecilik ve pek çok karakterin durum ve haleti ruhiyesinin es geçilmesi nahoş bir yarım kalmışlık tadı bırakıyor.

Eseri Osmanlıca'dan çeviren kalabalık bir ekip var: Ezgi Ulusoy Aranyosi, Seda Başer, Tuba Dik, Derya Dilek, Servet Erdem, Esra Nuran Kekeç ve Ebru Onay. Bunun sebebi eserin, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü yüksek lisans öğrencilerinin 2010-2011 döneminde Kudret Emiroğlu gözetiminde, Osmanlıca dersi kapsamında yürüttükleri bir proje sonucunda yayına hazırlanması. Üç araştırmacı akademisyenin, Seval Şahin, Didem Ardalı Büyükarman ve Banu Öztürk'ün TÜBİTAK destekli araştırma projesi "Türk Edebiyatı'nda Polisiye Romanın Tarihsel Gelişimi 1884-1928"den yola çıkarak hazırlanıyor Labirent Yayınları'nın dizisi. Ömer Türkeş'in şurada söylediği üzere: Dizi, edebiyat alanında akademi ile yayın dünyasını bir araya getirmesi açısından da ilgiye değer. Diziden yayımlanan diğer kitaplara buradan ulaşabilirsiniz. Erol Üyepazarcı'nın "Türk Edebiyatı'nda ilk nitelikli polisiye öykücülüğü başlatan" olarak tanımladığı Kemalettin isimli yazarın öykülerinin ise Eylül'de yayımlanması planlanıyormuş.

Son not olarak: Kitapta, bugün kullanılmayan ifadelerin karşılığı [] içinde, ifadenin hemen yanında verilmiş. Bu durum hem dilin ahengini hem de akıcılığı baltalayan bir unsur olarak çıkıyor karşımıza maalesef. İhsan Oktay Anar sayesinde iyice geliştirdiğimiz(!) karine ile anlama(ya çalışma) imkanı da bulamıyoruz zira akış içerisinde parantez içlerini görmezden gelmek mümkün değil. Kullanılan metodun bir nedeni vardır elbette ama sık sık, "keşke sayfaya dipnot şeklinde verilen açıklamalar tercih edilseydi" diye düşünmeden edemedim.

Cani Mi Masum Mu?Fazlı Necib - Labirent Yayınları , 228 s.

2 comments:

  1. Tarihi bir polisiye adeta:) bu tip eserlerde en çok hoşuma giden taraf bir taraftan yazarın anlattığı olayların heyecanına kapılıp bir taraftan da satır aralarında o zamanın yaşam tarzına seyirci olmak:)

    ReplyDelete
    Replies
    1. Ah evet, yazıda değinmeyi de unutmuşum ne iyi hatırlattınız; dönemin insan ve kadın-erkek ilişkilerini, dönemin gözünden, dönemin diliyle okumak da ayrı bir keyif katıyor kitaba... Hatta polisiye kısmından daha bile etkileyici diyebilirim.

      Delete