Her şeyi bilmek için, belki de hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, âdemoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı.
İhsan Oktay Anar'ın, hakkında yine menfi yorumda bulunamayacağım bir kitabı Suskunlar. Puslu Kıtalar Atlası'nda olduğu gibi; diliyle, kurgusuyla, tarihi altyapısıyla sizi yakanızdan tutup eski İstanbul'da maceralara sürükleyen bir kitap.
Kitabın konusu hakkında bir şeyler söylemek oldukça zor. Bir kaç cümleyle anlatılamayacak kadar etkileyici bir olay örgüsü ve değindiği onlarca konu var zira. Musikiden, tasavvuftan, aşktan, hayaletlerden ve daha pek çok konudan örülü bir masal adeta...
Benim nazarımda kitabın etkileyici bir yanı ise isim seçimi: Suskunlar. Kitapta, Galata Mevlevihanesi içerisindeki aynı isimli bir kabristandan söz edilse de, isim kaynağı olarak sadece burayı görmek pek mümkün değil. Okumamış olanlar için heyecanı kaçırmamak adına fazla detaylandırmayacağım lakin "Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu" satırı söylemek istediğime dair yeterli ipucunu verecektir.
Kitabın konusu hakkında bir şeyler söylemek oldukça zor. Bir kaç cümleyle anlatılamayacak kadar etkileyici bir olay örgüsü ve değindiği onlarca konu var zira. Musikiden, tasavvuftan, aşktan, hayaletlerden ve daha pek çok konudan örülü bir masal adeta...
Benim nazarımda kitabın etkileyici bir yanı ise isim seçimi: Suskunlar. Kitapta, Galata Mevlevihanesi içerisindeki aynı isimli bir kabristandan söz edilse de, isim kaynağı olarak sadece burayı görmek pek mümkün değil. Okumamış olanlar için heyecanı kaçırmamak adına fazla detaylandırmayacağım lakin "Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu" satırı söylemek istediğime dair yeterli ipucunu verecektir.
Öte yandan kaynağı ekşi sözlük olan şöyle bir bilgi ve resim de mevcut: "İşin asıl kaynağı Mevlâna Celaleddin’in lakabının hamûş [suskun] olmasından gelir. Hamûşân ise, suskunlar anlamına geldiği gibi, aynı zamanda ölüler/göçmüşler anlamına da gelir. Bunun yanında, zannımca semâ edenler de birer hamûşândır, suskundurlar, sadece dönerler." Suskunlar adının buna atıfta bulunma ihtimali de akla yatkın geliyor. Kaynağı her ne olursa olsun, müzik üstüne bir kitabın adının Suskunlar olmasındaki naif ve ironik duruş oldukça hoşuma giden bir durum.
Puslu Kıtalar Atlası hakkındaki yazıda da belirttiğim gibi Anar'ın döneme hakimiyeti ve kelime haznesi şapka çıkarttıracak cinsten. İlk kitaptaki kadar hayal gücüne rastlayamamış olmam beni biraz hayal kırıklığına uğratmış olsa da, yazarın bu son eseri, pek çok eleştirmen tarafından "Anar külliyatının en iyisi, ustalık eseri" olarak nitelendirilmiş. Edebiyat adına bu yoruma katılmamak elde değil:
Puslu Kıtalar Atlası hakkındaki yazıda da belirttiğim gibi Anar'ın döneme hakimiyeti ve kelime haznesi şapka çıkarttıracak cinsten. İlk kitaptaki kadar hayal gücüne rastlayamamış olmam beni biraz hayal kırıklığına uğratmış olsa da, yazarın bu son eseri, pek çok eleştirmen tarafından "Anar külliyatının en iyisi, ustalık eseri" olarak nitelendirilmiş. Edebiyat adına bu yoruma katılmamak elde değil:
Bu sazdan üflenen nağmeler, sırrın ufulevi vüsafası olan ehl-i vukuf füsünkarlarının bezediği o vasi füseyfisada raks ve vüsüb eden vüsema gibi birer üfkuhe idiler. Ama füsüs ki, üflendikçe gönüllerdeki menhus ufünetin üfül olduğu, bu füyüz dolu, tabii bir vüs ve vüs'at taşıyan nefesler, hangi yusuf-ı kalbinden nasıl hâsıl olur diye sanki fusül-ı erbaa teessüf ediyordu. Üflenenler adeta şems'in üfül ettiği ufka gönderilen canlardan ibaret bir demet vüfüd idiler.İtiraf etmem gerekir ki; bu cümleyi harfi harfine anlayabilmiş değilim tabi lakin bilmediğim bir dilde dinlediğim bir şarkı gibi etkileyen bir şeyler var beni bu ve benzeri cümlelerde. Hele kitabın ortalarında, kahramanlardan birinin İstanbul sokaklarında yaptığı yolculuğu öyle bir betimlemiş ki Anar, bu altı-yedi sayfalık tasviri o gün, oradaymış ve tamamını gözleriyle görerek kaleme almış hissine kapılıyorsunuz. Kelimeleri, dolayısıyla kitapları neden sevdiğimi yeniden anımsatan bir ustalık -hatta gövde gösterisi- sergilemiş yazar.
Yazı daha fazla güzellemeye dönüşmeden sonlandıracak olursam: Yazarın zaten hepi topu beş adet olan tüm kitaplarını okumam gerektiğine bir kez daha kanaat getirmiş oldum bu kitapla beraber. Özetle; İhsan Oktay Anar okuyun, okutun!
Hamiş: Merak eden varsa; yazarın bu eseri için kelime listesi çıkartma gücünü bulamadım kendimde ama tekrar okumaya kalkarsam mutlaka hazırlayacağım.
Suskunlar - İhsan Oktay Anar, İletişim Yayınları - 269s
Ama işte hep böyle oluyor, öyle özendiriyorsunuz ki kitaplar yetişmiyor diye strese giriyorum. Aynı anda 3 kitap okuyorum. Ben okudukça okunacak listesi uzuyor. Ama yapacak bir şey yok, eline sağlık öyle yazmışsın ki mecbur okuyacağım. Zaten Puslu Kıtalar Atlası'nın üstünden baya geçti :)
ReplyDeleteAynı dertten ben de muzaribim çoğu zaman =) Yine de, okunacak çok şey olması bir yerde insanı yaşamaya devam etmesi konusunda motive eden bir unsur, bence iyi bir şey =)
Deleteİhsan Oktay Anar hakkında bugüne kadar çok güzel yorumlar okudum, ktap fuarından Suskunlar ve Puslu Kıtalar Atlası'nı aldım ama bir türlü fırsat olmadı. Her güzel yorumla daha da sabırsızlanıyorum.
ReplyDeleteTavsiyenize uyarak okuyup, okutacağız inşallah.
Elinizin altında olması büyük avantaj, okuduktan sonra düşüncelerinizi merak ediyorum ben de. Umarım en yakın zamanda fırsat bulursunuz =)
DeleteBu kitabı çok merak ediyorum, ..
ReplyDeleteSevgiler.
Şimdiden iyi okumalar diliyorum o zaman =)
ReplyDeleteİhsan Oktay Anar'ın her kitabını bir kez okumak mı, yahut 1 kitabını 5 kez okumak mı lazım bilemedim. Lakin zannediyorum o kelime ve betimleme zenginliklerini ancak 3-5 kez okuyarak sindirebilirim. Ayrıca bende bilmediğim kelimeleri işaretleyerek okuyup, hepsini derlemek niyetindeydim ama yarıda bıraktım. Bırakmasa idim dil cehaletimle yüzleşecektim, çok iyi olacaktı.
ReplyDeletePuslu Kıtalar Atlası ve Amat için sözlük çalışması yapabildim ben de, gerçekten bir yerden sonra oldukça yorucu ama bir o kadar da şaşırtıcı bir hal alıyor bilmediğimiz kelimelerin çokluğu. Söylediğiniz gibi Anar tekrar tekrar okunası kitaplar yazıyor, bu imkanı yaratabilirsem Suskunlar için de sözlük çıkartmak istiyorum. Zamanla göreceğiz, bakalım...
Deletesuskunlar yazarın en muhteşem romanı bence içerik ve damağımda bıraktığı tad bakımından yeri doldurulamaz....
ReplyDeleteTüm kitaplarını okuduktan sonra daha net bir yorum yapabileceğim lakin en azından şimdilik benim de en beğendiğim kitabı yazarın.
Deleteamat beni çok gerdi... annesini kızdıran bir çocuk gibi ama amatı anlatmak ne mümkün...
ReplyDeletesuskunlar...
türk edebiyatının başyapıtlarından biridir kanımca...ve benim adım kırmızıya bir nazire olduğunu düşünüyorum nedense...
ey uzun ihsan efendi... varlığın için duacıyım allaha...
roza
Benzetme çok hoş; annesini kızdıran bir çocuk. Kesinlikle katılıyorum, sevmemek mümkün değil ama zaman zaman yorulmamak da. Suskunlar ve Benim Adım Kırmızı hakkındaki görüşünüz de değerlendirmeye değer gerçekten, bilahare ele almak istedim o konuyu. Teşekkürler bu güzel yorumunuz için...
Delete